Filmin ismini, de/da sancısı ve resimle ilişkisini... ortaya karışık bırakıyorum.
Asistanken, henüz bilmiyordum, meğer böbrek taşım varmış, anlamıyorum, arada kum döküyormuşum... Üniversite hastanesinde doktora gittim, ben yaşlarda biri, işte kontroller filan, "bir şeyin yok" dedi, "e niye oldu peki bu ağrılar" dedim, artık niyeyse, espri yapmak istedi galiba, sırtararak "evlenince geçer" demez mi...
O kadar ağrı çekmişim, derdime derman bulamamışım, beyfendi bana cıvık cıvık bir şeyler söylüyor, hödük, zıvanadan çıktım aslında da kendimi tutarak sakin sakin tane tane... bu ağrının evlilikle bekarlıkla ilgisi olmadığını, üstelik benim cinsel hayatımı bilmeden konuşmasının bilimsel ve tıbbi olamayacağını filan... söyledim ve o da kızarıp bozardığına göre söylediğine pişman oldu.
Çocukken, işte on yaşında filanım, taş çatlasa benden üç beş yaş büyük bir çocuk, insanların evlenince kulaklarının kalınlaştığını söylemişti, ciddi ciddi dinliyoruz, biteviye otuzbir çekildiği için kulaklar zar kıvamında incelirmiş, düzenli seksle falan filan oluyor, kulak normale dönüyormuş...Aynada kulağımı incelemiştim, kulaklar dikkatimi epeyce çekmişti bir ara...babamın dedemin esnafın kulağına bakmıştım.
Sonradan işin aslını öğrendim elbette, bizzat gözlemledim diyelim, kakır kukur amcalar güya şakasına, biçare ergenlerin kulağını iki parmaklarının arasına alıp ince ince ezerken bir yandan da "ne o lan, kulaklar incelmiş" filan derdi... Pes demiştim gördüğümde, bilim milim hak getire, o çocuğun kulağını çekmişler.
Evlenince geçer, evlenince şöyle olur, evlen de gör... Cesur Barut sinirlenmişti işte...
1 yorum:
Hocam yaa...
Yorum Gönder