Cumartesi, Eylül 27, 2025

Kural: Yaşayan ölüler lazım bize

Popüler bir figür, özellikle öldükten sonra, herkesin kendi kıblesine göre eğip bükebildiği bir şeye dönüşür. Fil misali, neresinden tutulursa oradan tarif edilir. O figürü sabitlediklerini sananlar da kavgaya tutuşup birbirine girerler.

Tartışmaların boş olduğunu söylemiyorum. Sadece, tartışmanın bağlamını popüler kültürün belirlediğini söylüyorum. Çünkü popüler olan şey, ancak herkesin anlayabileceği ölçüde basitleştiği için popülerleşebilir. Ne yazdıkları, ne de çizdikleri okunur; önemli olan şayiadır, auradır, onun etrafında üretilen edebiyattır. Kahramandır, sanatçıdır, siyasetçidir, hakkı yenmiştir, şudur budur… Gerisi mühim değildir.

Yüzlerce farklı Deniz Gezmiş, onlarca Nazım Hikmet, binlerce Atatürk yorumu olması, hiçbirinin tek başına doğru ya da yanlış olduğunu göstermez. Zamanın ruhu, cevap veremeyecek bir ölüyü alır, yukarı ya da aşağı çeker, dönüştürür, aktüelin içine yamayıp istediği biçimde kullanır.

Günü yaşayanlar, siyasetin içindekiler, popüler ölülere muhtaçtır. Onlarla meşrulaşır, onlarla yaygınlaşırlar. O ölü, sevenleri için iyi, samimi, Müslüman ve Türk’tür; sevmeyenleri için vatan haini, gâvur, enteldir vs vs

Üzerinde uzlaşabileceğimiz tek şey varsa o da gerçeğin çokluğudur. Popüler kültürün içinde popüler olanı tek ve sabit kılmaya çalışmak, imkânsızı sabitlemiş gibi münakaşa etmek sadece zaman kaybı değil, aynı zamanda dayanılmaz ölçüde sıkıcıdır.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails