Cuma, Eylül 05, 2025

Fake Hesap, Gerçek Arzu (1)

Hikâyeyi terapist bir arkadaşımdan duymuştum. Aslında bilinen, neredeyse anonimleşmiş bir vakaymış. Üniversiteli iki genç kadın, sadece eğlenmek amacıyla ortak bir “fake” hesap açıyorlar. Biri edebiyata meraklı, daha içine kapanık; diğeri daha cesur ve flörtöz. Birbirlerini tamamlayacaklarını düşünüyorlar. Erkeklerle yazışmaya başlıyor, yanıtları aralarında konuşarak birlikte veriyorlar. Başta oyun gibi başlasa da kısa sürede bir tür kolektif performansa dönüşüyor. Hayranları artıyor ve bu artış, hiç hesaba katmadıkları sorunları da beraberinde getiriyor.

Sahte bir kimlik üzerinden yaşamak, onların benliklerini genişletiyor. “Ben” ile “öteki” arasındaki sınır akışkanlaşıyor. Jung’un “persona” kavramını hatırlatacak şekilde, sosyal medyada giydikleri maske hem onları saklıyor hem de başka bir varlık olma özgürlüğü sağlıyor. Olumlu açıdan bakıldığında bu, gündelik hayatın tekdüzeliğini kıran bir deneyim sayılabilir, “sıradan hayatımın ötesinde bir başka benim var” duygusu.

Başlangıçta bu deneyim ortak bir “biz” duygusuyla ilerliyor, adeta kolektif bir kimlik denemesine evriliyor. Ama zamanla bireysel arzular ağır basıyor. Şaka gibi başlayan birliktelik, duygular derinleşerek devreye girince çatırdamaya başlıyor. İki kadın da aslında “başka biri olmayı” seviyor. Gördükleri ilgi, sıradan hayatlarına heyecan katıyor. Günbegün fake kimlik, gerçek kimliklerinin önüne geçiyor; sabahlara kadar yazıştıkları oluyor.

Derken erkeklerden biri, ikisinin de ilgisini çekiyor. Önce sarkastik biçimde başlayan yazışmalar, ikisini de etkilemeye başlıyor. Birbirlerinin verdiği yanıtları kıskanıyor, beğenmez oluyorlar. Erkek, hislerini “aşk” diye adlandırıyor, yüz yüze görüşmek istiyor.

Not düşmek gerekiyor: Bu hikâyenin merkezinde erkek yok; merkezde “erkek üzerinden gelen ilgi” var. O ilgi, iki genç kadına kendilerini değerli hissettiren, özgüvenlerini besleyen bir ayna işlevi görüyor. Yabancı bir bakış, onların benliklerini yeniden tanımlama fırsatı yaratıyor.

Sonra kadınlardan biri, diğerinden gizli olarak ikinci bir fake hesap açıyor. Aynı erkekle bu kez yalnızca kendi fake hesabından yazışmaya başlıyor. Arkadaşına ise “ben sıkıldım, ilgimi kaybettim, sen devam et” diyor. Böylece iki kadın, iki farklı fake hesapla aynı erkekle flört eder hale geliyor.

Başta ortak bir oyun olan şey, kısa sürede rekabete dönüşüyor. Rekabetin kaynağı sadece erkeğe duyulan ilgi değil: aynı zamanda “benim yarattığım persona, seninkinden daha çekici” demenin verdiği narsistik tatmin. Freud’un “haz ilkesi” burada baskın çıkıyor: kısa vadeli haz, uzun vadeli dostluğu gölgede bırakıyor.

Devam edeceğim.


Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails