![]() |
Bu sayının kapağını Bülent Düzgit çizmiş; espri ise büyük olasılıkla Nehar Tüblek’e ait. Tarih olarak 12 Eylül darbesi öncesi döneme denk geliyor ve bu da kapağı ilginç kılıyor. Çarşaf’ın bu kapağı, popüler mizah dergilerinin siyasetle kurduğu mesafeli ilişkiyi iyi özetliyor. Ne tam anlamıyla muhalif, ne de iktidara yaslanan bir çizgi: daha çok “ne sağcıyız, ne solcu” havasında, iki tarafa da hafif hafif serzenişte bulunan bir espri.
Çizimde iki çocuk, uçurtmalarını uçuruyor. Uçurtmalar, dönemin iki büyük siyasi liderinin yüzünü taşıyor: Ecevit ve Demirel. Uçurtmalar havada kapışıyor ve liderler arasındaki didişmeyi temsil ediyor.
Kapağın orijinal çizimi elimde olduğu için fark net görülebiliyor: Düzgit, Ecevit’in uçurtmasını “Sovyet kızıllığı” ile, Demirel’in uçurtmasını ise “Yunan bayrağı” ile simgelemiş. Ancak baskı aşamasında derginin yazı işleri bu sembolleri değiştirmiş.
Bu müdahale, dönemin popüler dergiciliğinin doğasını da gösteriyor. Mizah keskin olabilir, ama otorite karşısında gerektiğinde süratle “yumuşatılır.” Ecevit’i komünist, Demirel’i Yunan işbirlikçisi gibi göstermek sadece aşırı bir yorum değil, siyasi olarak risklidir, hatta kanunen de sorun yaratabilir. Üstelik o dönemde bu iki liderin oyları toplandığında yüzde seksenlere ulaşıyor; yani neredeyse toplumun tamamı onları destekliyor. Böyle bir kapak doğrudan ana akım siyaseti ve seçmen çoğunluğunu karşısına almak anlamına gelecek…
Sonuçta revizyon yapılmış; dergi hem satışını riske atmadan, hem de “çok sert” bir pozisyon almadan kapağını yayımlamış. Mizah dergilerinin o dönemde popülerlikle siyaset arasında kurduğu hassas dengeyi gösteren iyi bir örnek diyelim.
![]() |


2 yorum:
Şu özgürlüğün cüzi miktarının bu dönemde olmayışı, oldurulamayışı… Hatta belki de bir siyasetçi ve bir medya mensubu için en güzel zamanlar.
Üreticilerin siyasi körlüğüne takıldım.
Yorum Gönder