Cumartesi, Ağustos 23, 2025

Kahrolasın İstanbul şehri!

Ara Güler’in çok bilinen bir eğlence mekânı fotoğrafı vardır. Yukarıdaki kareye benzer: sahnede şarkı söyleyen kadınlar, yanlarında müzisyenler… Arka planda ise meşhur levha: “Hariçten gazel atmak zabıtaca yasaktır.” Bu kareyi hep sevdim; bana rebetiko’nun içli ama sarkastik havasını hatırlatıyordu. Yıllar boyunca o mekânı görmeyi de, o fotoğrafın peşine düşmeyi de istedim.

Seyirciyle neredeyse iç içe, oturarak laf atan ve laf dinleyen, gözüyaşlı bir halde ufala ufala kederli şarkılar söyleyen, ardından profesyonel işvelerle fıkırdayan kadınların oyunculuğu beni hep büyülemiştir. Rebet müziği, trajik bir göçmenlik hikâyesi taşır: sefalet, tutunamama, müziğe sığınma… Karanlık aşklar, dökülen kanlar, saplantılar, karakollar. Söyleyenler yalnızca şarkıyı değil, hayatı da oynarlar.

Yukarıdaki fotoğraf ise Constantine Hatziconstantinou’nun objektifinden. Tek bildiğim, New York’ta yaşayan bir fotoğrafçı olduğu. İsmi, ailesinin İstanbul göçmeni olduğunu fısıldıyor. Tahminim, altmışların başında yaptığı bir İstanbul gezisinde çekilmiş olmduğu. Mekân ise belli ki turistlere yönelik “rakı, kebap, oryantal” cazibesinin sahnelendiği yerlerden biri.

Fotoğrafta en az üç hanende var: seyirciyi coşturan, “sahnesi olan”, güzel söyleyen ve güzel bakan üç kadın. Kim olduklarını bilmiyoruz. Sesleri kalınlaşınca, evlenince, "kocayınca", kazanamaz olunca, işi bırakıp gitmiş olmalılar. Eğer hemşerimiz ve misafirimiz olan o fotoğrafçı onları görüntülemese, gecenin neşesi ve planlı kederi gibi uçup gideceklerdi.

İşte gelmiş gidiyorlar… Kahrolasın İstanbul şehri. Öyle değil miydi şiir? 

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails