Perşembe, Ağustos 07, 2025

Yüzde Yetmiş

Geçenlerde bir araştırma okudum, gençlerin yüzde yetmişi “hayata dair öğrendiklerinin kaynağı” olarak ailelerini gösteriyormuş. Algıda seçicilik midir, yaralarımdan mıdır bilmiyorum, bu tür beyanlar beni oldum olası “hoplatır”. Çünkü öğrenme dediğimiz şey tek biçimli, doğrusal ve steril olamaz.

Her insan altı yedi yaşından itibaren evinden çıkar, okula gider; saçma sınavlara, lüzumsuz rekabetlere girer, ödül ve ceza ile sınanır. Televizyon izler, şarkılarla karşılaşır, sinema ve tiyatroda kendini görür ya da kaybeder. Popüler kültürün tam ortasında bulur kendini. Aşık olmak ister, olur ya da olamaz. Güzel ya da yakışıklı olmadığını fark eder. Ailesinin biricik evladı olmadığını öğrenir. Ergenlik nasıl zordur, nasıl… Sonra işe girer, sabah sekiz akşam altı mesaileri, amirler, memurlar…

Şimdi soralım: Ne öğrendiysek ailemizden mi öğrendik? Ailenin öğretemeyeceği şeyler yok mu mesela… Öğrenmemizi istemeyeceği şeyler? Veya korktuğu, bastırdığı, üstünü örttüğü?

Geçimini yazarak sağlayan biriyim… Benim bir tane bile iyi edebiyat öğretmenim olmadı. Onlara kalsaydım, roman okumazdım. Ailem desen, yazı çizi işleriyle uğraşmamı hiç istemedi. Aç kalırım diye şiddetle karşı çıktılar. Demem o ki insan bazen “öğretmenlerine rağmen” öğrenir. Ailesine rağmen hisseder. Direnerek öğrenmek diye bir şey vardır.

O araştırmadaki yüzde yetmiş oranını “muhafazakârlık göstergesi” olarak yorumlamışlar. Doğru bile olsa birazcık farklı düşünüyorum. İnanarak değil, poz vererek söylendiğini sanıyorum. Aksini düşünmek, yani “aileden öğrenmedim” demek, insanlara ayıp ve itibarsız geliyor. Köksüz ve dejenere… O yüzden o cevaba sığınıyorlar. Oysa insana bir şeyler öğreten ya da öğrendiğini unutturan o kadar çok aktör ve mecra var ki… Esaslı dersleri sokakta, otobüste, filmde, maçta, bir tartışmada, bir hayal kırıklığında, bir bakışta, bir reddedişte öğrenebiliyoruz.

Bugün internetten, sosyal medyadan bu kadar şikâyet edilmesinin sebebi de biraz burada yatıyor. Çünkü kontrol artık devlette değil, ebeveynde değil, hatta öğretmende bile değil. Ekranda kim varsa, o öğretiyor. Kim en çok izleniyorsa, o “eğitiyor.” Ve işte bu yüzden, bu kontrolsüzlük hali korkutuyor.

Tamam, korkalım, endişeli olalım. Ama şunu da unutmayalım: “Tek bir yerden” öğrenmek de korkulması gereken bir şeydi. Her şeyi aileden öğrenmek zaten imkânsız; ama ihtimal dahilinde olsaydı bile, bu başlı başına dehşet verici olurdu.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails