Perşembe, Şubat 16, 2023

Linç

Mutlaka rastlamış olmalısınız… Deprem bölgesinde yağmacılar ve yağmacı olduğu düşünülen başka şehirliler veya doğrudan Suriyelilere dayak atılıyor, hele iddia doğruysa bir defasında öldürmüş, öldürdüklerini videoya çekerek paylaşmışlar… İzleyenler kendi aralarında tartışıyorlar, oh olsun diyenlerle dehşete kapılanlar arasında konuşulanlar linçin başka bir merhalesi elbette.

Hepimiz bu dünyadaki mutsuzluğu, acı çekenleri, yoksulları, katledilen masumları gördükçe onlara yaşatılan zulmü durdurmak, en azından ıstıraplarını dindirmek isteriz.  Ama buna gücümüzün yetmeyeceğini biliriz, acizliğimiz karşısında şunu düşünürüz. Benim hissettiğim acı ve kederi, insan olan herkes hisseder. Sonra acı ve keder kesilmedikçe, katledilenler bitmedikçe bu düşünceden giderek uzaklaşırız, insanın insan tekini sevmediğini, rekabet ettiğini, kendini bir diğerinden üstün gördüğünü biliriz, öğreniriz. 

Eğer inanıyorsak,  hissettiklerimizi Allah'ın da gördüğünü, er ya da geç, bu haksızlığını gidereceğini, olup bitenlerden sorumlu olan kimlerse onları cezalandıracağını kabul ederiz. Tabii ki bu bir temennidir, gerçekte, başka tür bir cezalandırmadan yanayızdır. Parçası ve faili olduğumuz, hemfikir olduğumuz bir cezalandırmayı isteriz. Suç, bizim yakınımızdaysa, bizim hayatımıza dokunuyorsa cezanın şimdiki zamanda, bu dünyada çekilmesini, verilmesini isteriz. 

Linç, tam da böylesi bir mantıkla nefes alıp verir.

Peki ya kanunlar? Eğer biz istiyorsak, intikamcıysak, kanunların bizden yana olmadığına inanırız. Ya da kanunların yeterli olmadığına, yetmediğine, elinin kolunun bağlandığına... Zulmü durdurmak isteyen bilincimizi de Allahı da kolayca unuturuz. İntikamı hepimiz istiyorsak haklıyızdır, hepimiz istiyorsak meşruyuzdur.

Deprem, benzersiz bir çaresizlik yarattı, ülke zaten gergin, ekonomik çöküntünün getirdiği büyük sıkışma cabası… Böylesi zor zamanlarda bir sorumlu, bir suçlu aranır, genellikle de yabancılar suçlanır, işte depremi dış güçler fış fış gemilerle gelip ultrasüperbiyonik bombalar patlatarak yapmıştır, Suriyeliler ölülerimizi yağmalıyordur filan… Ortada dövecek-öldürecek CIA ajanı ya da bir “çirkin Amerikalı” olmadığı için, iş döner dolaşır,  en düşük işlerde, en düşük ücretlere çalışan yoksul yabancıların başına patlar… 

Her biri kendini filmin başrol oyuncusu sanan kanun koyucu lümpenler, onları döve döve depremin acısını çıkartır, ölüp gidenlerin “intikamını” alırlar (!). İktisaden denge kuramadıkça linç hikayelerimiz de bol olacak... Ananem'in deyişiyle "Allah sonumuzu hayretsin"

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails