![]() |
Yapay zekâ ile oynarken bu fikri bir sahneye dönüştürdüm.
Sonradan öğrendim ki, bu duruma psikolojide “mental hijack” deniyormuş.
Dilimizde tam karşılığı olmasa da, duyguların aklı ele
geçirmesi gibi bir anlam taşıyor. Yani düşüncelerimizin, davranışlarımızın ve
kararlarımızın; stres, travma, anksiyete, bastırılmış öfke ya da geçmiş
deneyimler tarafından “ele geçirilmesi” demekmiş…
“Vayyy” dedim içimden, “akıl sağlığımızın rehin alınması
gibi bir şey bu…” Meğer öfke anında mantıklı düşünememek de bir çeşit mental
hijack sayılıyormuş.
Biraz daha araştırınca “amygdala hijack” denen bir kavramla
karşılaştım. Amigdala, beynimizde yer alan badem büyüklüğünde iki küçük nöron kümesiymiş.
Duygusal belleğimizin merkezi olduğu için, yoğun korku ya
da öfke anlarında beynin mantıklı karar veren kısmını devre dışı
bırakabiliyormuş. Sanırım “mental hijack” kavramı da buradan esinlenerek doğmuş
— yanılıyor olabilirim.
Günlük yaşamda ve sosyal medyada bu terim, algoritmaların
bizi zihinsel olarak “rehine alması” anlamında da kullanılıyormuş. Aşırı kaygı
dolu düşünce döngülerine kapılıp gerçeklikten uzaklaşmak gibi…
Yani zihninin efendisi değil de, zihninin esiri olmak.
Benim gibi bir serüvenci illa ki şunu sorar Mıstık abi: "Zihin silahı çektiğinde teslim mi olursun,
pazarlık mı edersin?"


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder