Cumartesi, Eylül 21, 2024

Maşuk'un Gözleri

Münif Fehim, aşkı anlatan ilüstrasyonlar çizerken özellikle erkek sevdalının gözlerini tuhaf biçimde baygınlaştırır, kendinden geçme haliyle onları betimlerdi. Aşık, onun gözünde bir sarhoşluk haliydi, esriklik, baygınlık, kendinde olmama durumuydu. 

Ben çocukken, muhtemelen Yeşilçam filmlerinden olmalı, "körkütük aşık" olmak diye bir şey duymuş, ciddi ciddi düşünmüştüm, kıpırdayamamak beni tedirgin etmişti, "dalıp dalıp gidiyor" derlerdi, orada olamama, an'ı yaşayamama, zihnen başka yerlere gitme, hep o diğer parçayı hayal etme filan...

Görsel bir şey tasarlıyorsanız, piyasanın ve popüler olanın inşa ettiği, süregelen bir gerçeklik vehmini izlersiniz, inandırıcılıği ve meşruiyeti buralardan çıkartırsınız. Münif Fehim, bu mest olmuş aşığı yoktan varetmedi demek istiyorum, bilinen ve herkese normal gelen bir hayali revize ediyordu. Revizyondan kastım, şiirle gelen aşıklar algısını modernize ederek bir kere daha romantizmle harmanlıyordu. 

Otuzlu yıllarda, çalıştığı dergilerde eski-yeni karşılaştırması yaparken yaşadığı zamandan duyduğu hoşnutsuzluğu anlatmıştı. Yeni aşkları ve aşıkları sevmiyordu, içi sızlıyordu sanki... Onun aklında yaşadığı ve gördüğü değil, hayalinde kurduğu bir maşuk ile maşuka vardı. Ondan sebep olmalı, otuzunda bile alaturka (yaşlı-eski) görüldü, Mecnun'un aktüel bir yorumunu yapmaya hiç kalkışmadı...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails