Pazartesi, Aralık 22, 2025

Yengemin

Seksenli yılların medyasında belirgin bir “lümpenlik” eleştirisi yükseliyordu. Arabesk öfkesi, magandalık, görgüsüzlük, şehre göçle gelen uyumsuzluk…Sınıfsal değil kültürel bir beğenmeme haliydi.  Mizah dergileri “zonta”, “maganda” gibi etiketlerle bu gerilimi hem büyütüyor hem de karikatürize ediyordu. Eleştirdikleri kesimlerin oy verdiğine inandıkları Turgut Özal da bu anlatının doğal hedefiydi.

Özal’ın hedef olmasının nedeni yalnızca sağcı bir siyasetçi olması değildi, üslubuydu. Konuşma biçimi popülist, yer yer kavgacı ve arabeske göz kırpan bir dildi. Arada küfür iması taşıyan cümleler kuruyor, muhaliflerini kızdırıyor, günlerce tartışılan sözler ediyordu. Siyasetin “yüksek” dilini aşağı çekiyor, sokağın sözlüğünü kürsüye taşıyordu.

Mizah dergilerinin dili de zaten bu sınıra yakındır: konuşma dili, argo, ima, müstehcenlik… “Edepli” dile muhalefet ederek var olurlar, grotesk, steril olandan daha işlevseldir. Bu yüzden Özal’ı “dil” üzerinden vurmak, ilk bakışta kolay bir hamle gibi görünüyor olabilir.

Ama değil, bu kapak başka bir şey yapıyor: Özal’ı yüzüne erkek külotu geçirilmiş biçimde çizmişler. Yani eleştirdiği “lümpenliği” teşhir etmek yerine, onu sahneye dekor olarak taşımış, hatta kapağın ana efektine çevirmişler. Politik taşlama gibi dursa da mizahın kendini nerede konumlandırdığı meselesi var işin içinde.

Çünkü mizah dergisinin popüler diliyle Özal’ın popülist dili, teorik olarak düşman değil akraba. Özal’ın dili dediğimiz şey, bir yanıyla Karagöz’ün dili: meydanın, laf atmanın, iğnelemenin, müstehcen olanın dili. Bu kapak, Özal’ı bu dil üzerinden mahkûm etmeye çalışırken, aynı anda kendi meşruiyet zeminini de tartışmalı hâle getiriyor.

O bakımdan sonuç bence ironik: Özal’ı aşağılamak için seçilen imge ve küfür, Özal’ın temsil ettiği varsayılan “lümpen” dünyayı “yakarken” derginin kendi dilini de yakmış, farkına varamamışlar.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails