Mizah dergileri, seksenli yıllara kadar "ekseriyetle" bu eğilimin dışında kalmamış, aktüelle ilgisi olmayan "fantezi" kapaklarla çıkmıştır diyelim... Bizim dergilerimiz, özellikle Akbaba ve türevleri salıncakta sallanan, ata binen, güneşlenen, makyaj yapan iç çamaşırlı, mayolu, dekolteli kadınlarla doluydu...
Yukarıdaki Şaka kapağı, 1944 yılından, Necmi Rıza (Ayça) çizmiş, aslına bakarsanız, bir başkası da çizebilirdi. Maksat, güzel bir kadını "göstermek" olduğu için kimin çizdiğinin veya esprinin ne olduğunun fazlaca bir önemi yok...Yeter ki kadın seksapel olsun...
Mizansende imkansız bir istif yapılmış, mini etekli, jartiyerli, kırmızı ayakkabılı bir kadın üstelik bir merdivende oturmuş üzüm yemekte... sevgilisi, hemen aşağıda, özellikle bacaklarının dibinde sırtararak yukarıya bakıyor...Fantezi denirmiş bu kapaklara... yoksa mümkün mü, savaş yılları, yokluk çekiliyor, karaborsa şu bu...naylon çorap bulunmuyor falan filan...
Lafı uzatmayayım, anlatmak istediğim "olmayan" bir kadını resmetmeleri... Sosyal hayatın içinde yanlarında, yamaçlarında, yakınlarında, hatta ulaşabilecekleri en uzak yerde bile "yok" o kadın... ama tadını çıkararak çiziyorlar... hadi diyelim hayal satıyorlar, olsa negzel olur diyorlar...
Reel hayatta kadın işe güce siyasete girince, erkeklere rakip olacak gibi olunca iş değişiyor ama... başlıyorlar alaya, makaraya... Sevmedikleri siyasetçileri kadınsılaştırıyorlar... Kadınlığı, aşağılayıcı bir kategori olarak serapa kullanıyorlar.
Yani hem yok, hem de olmasın... olsun ama erkeğe hizmet ederek olsun... olmasın evde otursun... anne olsun şehvetli olsun...say say bitmez, kafalar karışık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder