Perşembe, Şubat 15, 2018

Sevgililer Günü ve Liberter Çizgi Dünyası


Dün, Sevgililer Günü için "aşk" karelerine baktım, neredeyse çeyrek asır önce, aşk bahsiyle yerli çizerlerden bir seçme yapmış, bir şeyler yazmıştım, o yılların Milliyet'inin hafta sonu çıkan  magazin ilavesinde de yazı olarak yayımlanmıştı.

O yazı için ayırdığım karelere bugünden bakınca hafiften garipsedim. Mesele geçmişi yadetmek değil. Çizgilere bakarken kimi çizgileri-kimi hikayeleri yaşadığımız dönemde yayımlamanın mümkün olmadığını görüyorsunuz.

Sansür, yaşadığı döneme göre gevşeyen-sıkılaşan bir şey. Öyle olmuş ki, otuz yıl önce yayımlanmış bir çizgiyi bugün yayımlasanız başınız derde girebilir. ilk kastım müstehcenlik tanımın geniş tutulmasıyla ilgili.

Bugün, o derece iddialı çizgiler yayımlanmıyor mu peki? Yayımlanamaz diyorum ama istisnaları yok da diyemem.

Geçenlerde yeni çıkmış, ismini yazmayacağım, bir çizgi roman albümünü okurken, editör olarak o albümün İletişim'den yayımlanamayacağını düşündüm. Hem siyasi hem de cinsellikle ilgili tepki çekecek bölümleri vardı, hiç abartmıyorum, mevcut koşullarda toplatılabilir bir şeydi, olsaydı kimse şaşırmazdı. Bir şey olmadı, olmasın da tabii... Küçük bir yayınevinden çıkınca fark edilmeyen bir ayrıntı bizden çıkınca tepki çekebiliyor. Tek tek bir dünya kadar örnek verebilirim. Üstelik, benim yayıncılık açısından riskli bulduğum bölümler, çeyrek asır önce de riskliydi. Yeni bir şey diyemem. Özetle ben arkadaşlarımı düşünerek cesaret edemezdim. Valla bravo dedim

O gün asıl şunu anladım, çizgi roman okurları, o sahnelerden rahatsız olmamış, olsa bile liberter bir alışkanlıkla önemsememişler...Şikayet etmemişler, işi büyütmemişler şu bu...

Çizgi romanların cinsellikle ve erotizmle ilginç ve ayrıksı bir yönleri vardır. Buna okura alışkanlık kazandırdıkları bir erotik tutum da diyebilirim.

Bize özgü bir durum olduğunu da iddia edebilirim. 2008 yılında Frankfurt'ta çizgi romanımızla ilgili bir sergi yapmıştım, hemen tüm Almanlar, sergiyi ve standı ziyaret edenler, "Müslüman bir ülkede bu çizgilerin nasıl yayımlanabildiğini" sormuşlardı. Önce niye şaşırdıklarını anlayamıyor, "ne var ki" diyorsunuz, sonra konuştukça neden böyle düşündüklerinin ayırdına varıyorsunuz.

Hep tekrar ediyorum: Biz çizgi romanı çocuklar için düşünmediğimiz için sert şeyler anlatıyoruz. Bize normal gelen bir şey, Alman'ı şaşırtıyor, onların normali, bizimkinden farklı. Bizim çizgi dünyamız, erotizm tarihimizin önemli bir parçası. Göre göre, okuya okuya, bunları normal sayıyor, kabulleniyoruz. Batı Avrupa'da "adult" ibaresiyle çıkacak pek çok albüm, biz de bir sınırlama olmadan rahatça varolabildi. Bize hiç tuhaf gelmedi. Piyasa kendini çocuklar için varetmedi. Çizerler bunu akıllarına getirmediler. Örneğin, En Kahraman Rıdvan, Batı Avrupa'da çocuklar için üretilirdi, biz onu "yetişkinleri için" hafif erotik yayımladık.

Mesele yine uzun, yazıyı küçük bir soruyla bitireyim. Yukarıdaki görseli büyüterek inceleyin ve şunu düşünün, dizilerimizde dudak dudağa öpüşme sahnesi var mı?

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails