[Sosyal medyada küfür, yalan, iftira ve tezyif olduğunda…]
“asla cevap vermeyin” ya da verin, sonuçları görün ve önerdiğim şeyin ne demek
olduğunu daha iyi anlayın.
[Mektuplaşırken] Her yazdığınızı, size yazılmış her
mektubu mutlaka arşivleyin, her verdiğiniz cevabın kontrolünüz dışında bir
yerlerde yayımlanabileceğini unutmayın. Yazarken, karşınızdaki insanın normal
birisi olmayabileceğini, sahte bir isimle sizinle oynayabileceğini aklınızda
tutun.
[Nasıl algılandığınızı bilin ve unutmayın] Üzülme, kızma,
yanlış anlama hakkınız olmadığını düşünen, sizi yeteneksiz, yetersiz ve cahil bulan/sayan/iddia
eden birileriyle karşılaşacaksınız. Sizler, daima tanıdıklarınızın kitaplarını
yayımlayan, kitaptan, sanattan, siyasetten, edebiyattan anlamayan kifayetsizler
sayılacaksınız.
[Zanaat kaderdir] Şunu bilin ki genç dostum, sürekli hakarete
uğrayacaksınız, sizi tanıyan insanlardan bile itibar görmeyeceksiniz. "Onlar
bile mi?" Evet, onlar bile. Şaşırıp kalacaksınız, bunu bana/bize söyleyebilirdi,
ne diye beni/bizi rezil etmeye kalktı diye afallayacaksınız. Bu kadar mı
hukukumuz yok? Bu kadar mı önemli sosyal medyadan yazılmış iki satır yazı? Evet
bu kadar önemli ve evet, sizin bi retivit kadar hakkınız ve hükmünüz yok.
Unutun bunları.
[Yazar arkadaşlar] Teorik olarak tek bir yazar
arkadaşınız olmayacak, sadece ve sadece işlerini kolaylaştırmanızı isteyen,
kendini sürekli alacaklı hisseden birileriyle çalışıyor olacaksınız. İstisnalar
olabilir, romantize etmeyin. Fonda Abdurrahman Palay “Yalannn! Yalaaaannnn!”
diye bağırıyor, duymazlık etmeyin.
[Ne yapmalıyım?] Mümkünse vazgeçin, hiç girmeyin bu
işlere. İlla yapacaksanız, ölürüm de dönmem yolumdan diyecekseniz… E o zaman ne
yapıp edip işinize gücünüze bakın. Bu dünyaya katlanmanızı sağlayan bir işi
yapıyorsunuz, bu da az şey değil. Herkes sizin kadar şanslı olmayabilir. Bu
toplum hasta, siz de doktor değilsiniz, araya kaynayın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder