2011 yılında, Mor Menekşeler isimli bir senaryom dizi olarak yayımlanmıştı (17 Ekim), hayatımı değiştirdi, çok istediğim, hayalini kurduğum bir şeydi senaristlik. Hayatımı değiştirdi dedim, söyleyip geçiyorum, bunu çok istedim, değiştirsin diye çok çalıştım. Üstelik bunu ekiple filan değil tek başıma yazdım, arada birileri olsun diye uğraştım ama bir türlü olamadı. 29 bölümün yükünü tek başıma çektim.
Şöyle anlatayım, senaryo yazarken, İletişim'de editör olarak çalışıyordum, her ay en az iki kitabı yayıma hazırlıyordum, türlü türlü işlerim vardı. İki ayrı üniversitede üç ayrı ders veriyordum. Derslerden ikisi, yüksek lisans ve doktora dersleriydi, sonuncusu lisans dersiydi ve haftada iki kere yineleniyordu. Gerçekten çok yorucuydu, lisans derslerinin bitiminde bildiğiniz kilo kaybediyordum. Çok çok sayıda insanla uğraşıyordum. Rejiden sürekli telefonla aranırdım, kavgalar olurdu, revizyonlar, ikmaller, talepler, yayınevinden işler çıkardı, öğrenciler, eş dost telefonları...Galiba düzenli olarak bir yerlere de yazı yazıyordum.
Tek tek sıraladığıma bakmayın, mutluydum, başediyordum, hiç sızlanmadım, 42 yaşımda hayal ettiğim işin kıyısında olduğumu bilerek çalıştım. Daha tempolu, daha odaklı biri oldum, özgüvenimi artırdım, her koşulda çalışabilmeyi öğrendim. İnsan teki, mutluysa başka türlü yaşayabiliyor, kendini yeniden kurabiliyor, onu artık biliyorum.
Hatırama yükseldim dedim, burada keseyim... Dizide Zafer Algöz'ün canlandırdığı Yorgancı İshak'tan bir alıntı yaparak bitireyim:
"Sana bir şey diyeyim mi Ömer. Bana akıl soruyorlar, nasihat istiyorlar. Bir kaçını söylüyorum. Bir gün şunu fark ettim. Vakti zamanında o nasihatlere sahiptim, sonra baktım ki o nasihatler benim sahibim olmuş. Artık düşünmeden söyler oldum onları. Kesin konuşayım, doğrusu budur diyeyim istiyor insanlar. Hayat böyle değil oğlum. Hep sınayacaksın kendini. Sınamazsan doğru bildiğin bile akıp gidiyor avucundan. Bakma öyle!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder