Malumunuz, bu tür günlerde, kimin nerde oturduğu düşünülür, ortaya-sahneye yakın yere daha cıvıltılı isimler ve fıkırdayacak gençler yanyana yerleştirilir... Teyzeler, amcalar bir sonraki halkaya, en sona da gürültünün olabildiğince uzağına yaşlı babaneler, ananeler istiflenir. "O gürültüyü gafası kaldırmıyordur guzumm..."
Fotoğraftaki iki nene, anlaşılan o ki, benzer biçimde torunlara yakın ama sahneye uzak bir masaya oturtulmuşlar. Yetmişli yıllar gibi duruyor, moda insan yaşlandıkça o denli kolay değişmiyor, birörnekleşiyor, kıyafetlere bakıp yanılıyor olabilirim demek istiyorum, altmışlı yılların ikinci yarısı da olabilir, daha eski değil...
Masadaki tekel biralarından birini teyzelerden biri içmiş, sanki diğeri de içmiş ama tam anlaşılmıyor... Nasıl da değişiyor-değişti dünya-memleket... Şu resme ve şu ayrıntıya şaşırabiliyoruz.
Benim büyüdüğüm yerde bir yazlık gazino vardı, halen de semt o isimle, Gazino diye biliniyor... Gökçek, Keçiören Belediye Başkanı olur olmaz, maşallah orayı kapattı, el koydu, değiştirdi şu bu, bir şey yaptı işte... Seksenli yılların ortası.
Semte bir sayfiye havası veren, bir uçarılık katan o işletme böylece kapandı, ki çevrede üzüm bağları, şarapçılar ve şarap depoları filan bile vardı, Müslüman Ermeniler'i saymıyorum. Hiç olmamış gibi hepsi kaybolup gittiler. Demem o ki, özel günlerde şarap veya bira içen teyzeleri ilk kez o yıllarda gördüm. Erkeklik kültürü, içki içen kadınlara şaşırmamızı öğrettiği için kırkırdayarak-dikkat kesilerek bakardım onlara: "Sarhoş olur bunlar hahay..."
Depreştirdi mi, gamlandırdı mı tam tarif edemem ama fotoğraf beni hüzünlendirdi, iki teyzenin ayrı yörüngelerdeki meyusiyetleri, hayata yeni başlayan hemen önlerindeki bebelerin gürültücü tepinmeleri filan... Arkadaki garsonun zağlı zorlu kalınlığı, daha gerideki boş masaların kasveti, resmin renksizliği...
O gün, mutlaka bir eylül günü olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder