Senaryoda "Aşıklar Tepesi" olarak geçen mekana gittik. Bir tarafta birbirine tos vuran keçilerle dolu bir sürü, diğer tarafta yerinde duramayan atların olduğu bir tepe düşünün. Öyle bir yerdeyiz. Ayazlı bir rüzgar. Tuhaf bir tenhalık. Uzakta tek tük evler var.
Hava nasıl soğuk, oyuncular devamlılık nedeniyle ince giyinmişler. Herkes üşüyor ama onlar daha zordalar. Sonuçta turist gibi gelip geçiyorum ben. Sohbet ediyor, o yoğunlukta onlara ecicik yarenlik ediyorum.
Dizi işi tempolu, yorucu, bıktırıcı, külfetli bir iş. Neyse ki az kaldı. Kasım'ın 6'sında bitiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder