![]() |
Üç kadının ortasında (büyük ihtimalle dayı ya da enişte olan) bir erkek oturuyor. Dönemin
modasına uygun şekilde dar paçalı pantolon, açık renk gömlek, kravat veya fular
takmış. Gözlükleri o
yılların güneş gözlüğü modasını (belki
pince-nez benzeri bir
modeli) yansıtıyor. Kadınların üçü de kısa kollu, diz altı uzunlukta
açık renk elbiseler giymiş.
Saçlar kısa, dalgalı, “marcel wave” etkisi taşıyor; Cumhuriyet’in ilk kuşağındaki “modern” kadın
imgesine denk düşüyor.
Kadın-erkek bir aradalığı gayet rahat; bu da 1930’ların
şehirli, eğitimli orta sınıf çevrelerine özgü bir modernlik sahnesi. Kadınların
beden dilleri içten, gülümseyen ifadeler doğal. Fotoğraf, erken Cumhuriyet’in
kentli yaşam tarzını ve serbest zaman kültürünü (oyun, sohbet, açık havada oturmak) bir arada gösteriyor: “Biz de modern bir hayat
sürüyoruz.”
Beyefendinin
kartları tutuşu, el hareketi ve ifadesi bir falcıyı taklit eder gibi.
Kadınların ona ve sahneye bakışı farklı: biri olaya katılmış, biri mesafeli,
biri dışarıya, kameraya yönelmiş. Böylece
fotoğraf hem içe (oyunun kendisine) hem dışa (fotoğrafın sahiciliğine) bir
göndermede bulunuyor.
Fotoğrafın
neşesi bana iyi geliyor.
Küçük bir teatral sahne kurulmuş;
belli ki bir mizah duygusu, bir gösteri isteği var. Ama mizah yalnızca adamın falcı pozunda değil, asıl,
kameraya bakan kadının sessiz ironisinde saklı. O bakış, pozun kurmaca olduğunu
ifşa ediyor, fotoğrafın kendi sahnesini açığa vuruyor. Kare bu yüzden hem komik
hem bilinçli: hem oyun, hem kendini fark eden bir temsil.


1 yorum:
Eve aralıklarla gelen çapkın "dayı" havası var adamda.
Yorum Gönder