Perşembe, Kasım 20, 2025

Paran kadar konuş!

Erkek romantik bir tirada başlamak üzereyken: “Bilseniz sizi ne çok…” diyecekken kadın hiç oralı olmaz: “Uzatmayın, ben israfı sevmem… Kaç paranız var, onu söyleyin.”

Bugünden bakınca karikatürün esprisi, kadının pervasızlığında. Komiklik, romantik jestleri buharlaştıran soğukkanlı gerçekçilikte; niyetini saklamayan doğrudanlıkta kurulmuş. Dergiler o yıllarda bu tip kadın tiplemelerine özel bir iştahla saldırırlar: Hem küçümserler hem de açıkça arzularlar. Bu çelişki, dönemin popüler mizahının en rahat okunan gerilimlerinden biridir.

Karikatürün ilk muhatabı erkek okurdur. Erkek figürünün gülünç duruma düşmesi (hafif bir “efemine” imasıyla birlikte) erkek okura bir tür rahatlama alanı sağlar. Mizahçıların gözünde romantizmin hiçbir kıymeti yoktur; ince duyguya ve düşünsel derinliğe karşı nerdeyse alerjik bir refleks gösterirler. Romantizm enikonu dövülür, efemine bulunan her şey alaya alınır. Bu da anti-entelektüalist yerli mizah geleneğinin temel reflekslerinden biridir.

Şöyle bir ters köşe düşünelim: Genç kadın okurlar bu sahneyi nasıl alımlıyor olurdu?

Erkeği boşa düşüren, lafı ağzına tıkayan kadın figürü, onlar için küçük bir özgürleşme anı sunuyor olabilir miydi?. Yüksek sesle sahiplenilmese bile bu pervasız kadına sempati duyulması gayet mümkündür. Kadının utanmaz cesareti, sınıfsal ve cinsel pazarlık gücünü eline alması, o dönemin kadınları için gizli bir özdeşleşme kapısı açabilir (miydi?).

Popüler kültür işte böyle tuhaf bir membadır: Kimin neye, nasıl güldüğünü kestirmek hiç kolay değildir. Aynı espri, farklı toplumsal konumlarda bambaşka anlamlara bürünür. Mizah daima çok katmanlıdır; kimi zaman hakaret olarak tasarlanmış bir söz, başka bir gözde güç verici bir jest hâline gelir.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails