![]() |
Bugünden bakınca karikatürün esprisi, kadının
pervasızlığında. Komiklik, romantik jestleri buharlaştıran soğukkanlı gerçekçilikte;
niyetini saklamayan doğrudanlıkta kurulmuş. Dergiler o yıllarda bu tip kadın
tiplemelerine özel bir iştahla saldırırlar: Hem küçümserler hem de açıkça
arzularlar. Bu çelişki, dönemin popüler mizahının en rahat okunan
gerilimlerinden biridir.
Karikatürün ilk muhatabı erkek okurdur. Erkek figürünün
gülünç duruma düşmesi (hafif bir “efemine” imasıyla birlikte) erkek okura bir tür
rahatlama alanı sağlar. Mizahçıların gözünde romantizmin hiçbir kıymeti yoktur;
ince duyguya ve düşünsel derinliğe karşı nerdeyse alerjik bir refleks gösterirler.
Romantizm enikonu dövülür, efemine bulunan her şey alaya alınır. Bu da anti-entelektüalist
yerli mizah geleneğinin temel reflekslerinden biridir.
Şöyle bir ters köşe düşünelim: Genç kadın okurlar bu
sahneyi nasıl alımlıyor olurdu?
Erkeği boşa düşüren, lafı ağzına tıkayan kadın figürü,
onlar için küçük bir özgürleşme anı sunuyor olabilir miydi?. Yüksek sesle
sahiplenilmese bile bu pervasız kadına sempati duyulması gayet mümkündür. Kadının
utanmaz cesareti, sınıfsal ve cinsel pazarlık gücünü eline alması, o dönemin
kadınları için gizli bir özdeşleşme kapısı açabilir (miydi?).
Popüler kültür işte böyle tuhaf bir membadır: Kimin neye,
nasıl güldüğünü kestirmek hiç kolay değildir. Aynı espri, farklı toplumsal
konumlarda bambaşka anlamlara bürünür. Mizah daima çok katmanlıdır; kimi zaman
hakaret olarak tasarlanmış bir söz, başka bir gözde güç verici bir jest hâline
gelir.
![]() |


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder