Perşembe, Haziran 30, 2022

Yenilmek

"Ben yenilmeye tahammül edemem, tavla [halı sahada] bile oynasam kazanmaya oynarım" gibi klişe bir cümleyi duyduğunuzdan eminim. Yekten yazayım, ben pek sevmiyorum bu ezberi, çok palavra geliyor... Hele sporcular söyledi mi, ayrıca illet oluyorum... Hayatı galibiyet ve mağlubiyet dualizmine getirmek bizi hastalıklı bir rekabetçiliğe sürüklüyor. 

Spor, hayatın hiç bir yerinde olmayan-kurulamayan eşitliği oyun sahasında "varederek" gerçekleşir, evet kabul ediyorum, ben de spor yaptım, hırslı bir oyuncuydum, tabii ki oyunu kazanırsan eğlencelidir, tabii ki kaybedersen üzülürsün filan ama şunu bilirsin ki rekabet gereği her oyunun skor olarak sadece bir galibi olabilir, çalışmaya devam edersin... 

Oysa hayat, gençlikle gelen gücümüzün ve nefesimizin yettiği bir oyun değildir, hepimiz kapitalizme, otoriteye, hiyerarşiye, disipline, hiç olmadı zamana yeniliriz veya "asla kazanamayacağımız" bir hengamenin içinde yaşadığımızı biliriz... 

Spor ruhundan filan söz etmiyorum, hayvanları beslenmek  için değil itibar (kabilenin takdiri) için öldüren ilk avcılardan da konuşuyor olabilirdim.

Çocuğuyla oyun oynarken bile yenilmeye tahammül edemeyen babaların olduğu bir dünyada yaşıyoruz, görgülü kuşlar gördüğünü işler misali, hastalıklı biçimde nesilden nesile bu ezberi birbirimize aktarıyoruz...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails