Thomas Ott’un (Tott) albümü Panopticum’dan söz edeceğim. Ott'un genel
ortalamasına bakıldığında çok sayfalı bir albüm bu. Bir sirke eğlenmek
için gelen küçük bir kız, elindeki sınırlı parayla Sinema Panopticum
adlı hikâye odasına giriyor. Odada beş adet video oyunlarını andıran
kasa var. Küçük kız, her bir kasaya para atarak gösterilen hikâyeleri
izliyor. Hikâyelerdeki kahramanlar, sirkte bir
biçimde karşılaşılan ziyaretçiler. Tott’un üslubuna uygun
ölümlü-tekinsiz-snap ending anlatılar bunlar. İlahi adalet ve Tanrı
metaforu olarak kullandığı göz çizimini sinema salonunun logosunda ve
kasalar üzerinde de görüyoruz. Hikâyeler de naturalist bir neden sonuç
ilişkisine dayanıyor. Konuşulması gereken aslına bakılırsa yine
hikâyeler değil. Çünkü sadece görselliğe dayandığı için atmosfer
tahkiyenin önüne geçiyor ister istemez. Basitleştirmek zorunda,
naturalizme başvurması da bu yüzden. Öte yandan basitleşmek derken bir
vülgerize ettiğini söylemiyorum. Sabırlı ve estetik olan sayısız sayfası
var Tott’un. Karanlık hikâyeleri seviyor, umutsuz, çaresiz, birbirini
yemeye hazır insanlar resmediyor bize.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder