Babam ve annem, benim sanat sepet gibi kıytırık işlerle uğraşmamı bir gün bile istemedikleri için doğal olarak fikrimi sormadılar ve beni "Ticaret" diye bir derse yazdırdılar. Diğer ders, Kompozisyon'du... Türkçe dersinin bir türevi gibiydi... Ticaret ise bildiğin muhasebe meslek dersi...
İlkokul ikinci sınıfta 45 defter sayfası süren Kovboylar isimli bir roman yazdığımı not olarak düşeyim... Eserim vardı yani, tınmadılar bile!
Anlatacak çok şey var da... ben Ortaokula döneyim...Sınıf o dersler olduğunda ikiye ayrılıyor, nerde sevdiğim arkadaşım varsa Kompozisyona gidiyordu...Kös kös oturuyor, muhasebe eziyeti çekiyordum. Tamam, Kompozisyon da, hani parlak bir şey değildi ama bana daha kolay geliyordu, sonuçta o yıllarda Türkçe derslerinde en az dört puanlık bir kompozisyon sorusu sorulur, ben de rahat rahat sınıfı geçerdim.
Hayatımın ilk seçmeli dersini seçememiş olmak değil, fikrimin dahi sorulmamış olması içimde ukdedir.
E ne oldu, yazarak geçiniyorum...
3 yorum:
hangi çocuk ana babasının hayalindeki gibi olmuştur ki:)
hahaha, ben de ortaokulda 3 yıl (zorunlu) seçmeli ders olarak Ticaret okudum. ama bizdeki zorunluluk okuldan kaynaklıydı.Kküçük bir kolejdi bizim okul. Okul sahibinin eşi, ticaret dersi öğretmeni olunca okul bu dersi koymuş, başka seçenek bile yoktu
Çenebaz
Sizi bilemis iste.Asil tutkunuza sarilmissiniz.Daha ne ?
Ama yine de 45 sayfalik bir eser sahibi de kaale alinsin istiyor tabii insan ideal dunyada....
Yorum Gönder