Salı, Haziran 08, 2021

Son Okuduklarım 48

Hakim'in Yolculuğu, dramatik bir göçmen hikayesi, ben iki cilt sanıyordum, okumamı geciktirmiştim, meğer daha devam edecekmiş... Dramatik dedim ama Toulmé öyle bir dil kurmuş ki, ne yaşarsa yaşansın, ümidini yitirmeyen Hakim'in mücadelesi okura da sirayet ediyor, iyicil bir havası var albümlerin... rahat okunuyor, mahirane bir akışkanlığa sahip... Suriyelilerin darmadağın olan hayatları, bir ülkeden diğerine savrulan hayatları sahiden iyi anlatılmış. Türkiye'de geçen bölümler ayrıca ilginç. Hoşgeldin Hüzün, Sagan'ın ünlü çok satar romanından yapılmış bir uyarlama, çizgilerin soğukluğu hikayeyle uyumlu olmuş, Rébéna iyi bir zanaatkar, bence çizgisini esere yakıştırmış... Demir Döküm Kadife Eldiven, Clowes eseri, o bakımdan saykodelik bir havası var... Nasıl desem, Clowes sürreal bir Amerikan taşrası kurmuş, Lovecraftvari mahluklar, tuhaflıklar, iğrençlikler istifleyerek okuru bir muamma içerisine çekmiş. Eraserhead filmi havasında bir hikaye de diyebilirdim. Çok iyi çizilmiş ama hikayesi genele hitap etmiyor... 

On Kısa Oyun, Ülkü Tamer çevirilerinden oluşuyor, Brecht de var Yeats de...1966 yılında basıldığı için kimi oyunlar, espri ve tarz olarak zamana yenilmiş duruyorlar, ama o günler için çok şaşırtıcı ve ilham verici olmalılar. Örneğin Kaufman'ın erkekleri poker oynatırken kadınlar gibi konuşturması, tersine çevirmesi muzip bulunmuştur, defaatle benzerlerini bizimkiler de yaptılar çünkü... Teşekkür Ederim, Pennac'ın kısa, ironik ve eleştirel bir "konuşması"... Ödüller için yapılan teşekkür konuşmalarını parodileştirmiş diyelim, sahnelense olurmuş diye düşünmüştüm, arka kapakta yazdığına göre Pennac bunu da yapmış. Nasıl desem, Pennac ortalamasının altında bir metin. Puuung'un Aşkı, aralıklarla rastladığım, rastladıkça da merak ettiğim, sonunda alıp dalladığım, naif ve romantik bir ergen albümü. Genç bir kadınla sevdiği erkeğin ev hallerini, aşk nağmelerini, özlem ve tutkularını gösteren ilüstrasyonlar olarak nitelenebilir. Yanlarında bidik bidik minnoş sözler... Çizgiler sevimli olmakla birlikte çok da çarpıcı değil, manga-anime havasında binlerce benzerini görebileceğiniz bir ortalamada üretilmişler. Tam hikayesini bilmiyorum ama çizeri tarafından sosyal medyada paylaşılmış ve ilgi görmüş sayfaların derlenmesi gibi geldi bana. Yanlış anlaşılmak istemem ama, bu denli klişe bir romantizme ilgi gösteren okurları merak ediyorum. On bir bin Kırbaç, Apollinaire'nin mahlasla yazdığı erotik romanmış, okumamıştım. Erotik dedim ama roman sadece bu değil, grotesk, vülger, şiddet dolu ve pek çok bakımdan bile isteye rahatsız edici olmak isteyen bir yerden kendini konumlandırmış. Şöyle söylesem yanlış olmaz, dilimizde yayımlanmış her bakımdan en "hardcore" erotik metin olabilir. Okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır.


Dumanlı'da Telaki Var, hiç bilmediğim bir yazarın oyunu, tahmin edebileceğiniz gibi ismine kapıldım kitabın, okumasam olmazdı. Kurşunlu, aslen mühendismiş, tiyatro sevgisiyle dekarötürlük yapmış filan... Başka oyunları da varmış, arayacağım. Bir atmosfer kuruyor, dili de güzel, bu kadar abartılı olmasa, oyunlar günümüze kadar yaşarmış... Bakire ile Çingene, D.H.Lawrence'ın uzun bir öyküsü.  Yine genç bir kadını merkeze almış, cinsel uyanışlarıyla baskıcı ebeveynler arasında kalmış bir ergeni "gezdirmiş"... Ne olup bittiğinden çok o gezinti içindeki karşılaşmalar etkileyici olmuş. Sağlıklı ve çekici gövdesiyle bir arzu nesnesine dönüştürdüğü Çingene, eh yani, hiiç bir şey yapmasa da olacak güçte "kurmuş". Dönüp dönüp, mıknatıs gibi okuru ona yönlendirmiş. She Dominates All  & Other Stories Eric Stanton'nun dergilerde çıkmış kısa çizgi öykülerinden derlenmiş, tipik Taschen albüm kitabı. Stanton, güçlü kadınlar anlatır, hakim erkek rolünü tersine çevirerek, onlara eziyet eder demek daha doğru aslında. Aptal ya da aptallaşan, güçlü kadınlar karşısında ne yapacağını şaşıran erkekler okuruz onun hikayelerinde. Lateks kıyafetler, kırbaçlar, bağlamalar, maskeler, çizmeler... ilgisiz gelmesin, bizde Suavi Süalp türün kıyılarında gezerdi, sanki imkan olsa Satnton kadar ileri giderdi. Pek çok ünlü çizeri etkilediğini düşünürüm. Cesur ve bizarre çizgi romanın öncüsüydü. Sabir Efendinin Gelini, Ercümend Ekrem Talu'nun kısacık bir romanı. Bulunmuyordu, merakımı artırdı, kıtlaşan, fiyatı yükselen kitaplara enikonu "yükseliyorum"... İyi ki okumuşum, ilham verici bir kitap okumuş oldum. Güzel yazılmış her şeyden önce... Roman, dört duvar arasında, bir köşkte kadınlar arasında geçiyor, kötücüllük ve entrika üstüne kurulu... Bütünüyle dualistik bir klişesi var ama nasıl lezzetli, o cümleler, o tiradlar, o pilanlar, o dalavereler... Belkıs ile Huriye'nin savaşı...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails