[Sinema] Çocukluğumdan
beri hayal gücümü harekete geçirir sinema. İlk gençlik yıllarımda yapmayı hayal
ettiğim şeylerle bir paralellik kurduğum ve kendime yakın bulduğum bu sanat
dalından çok etkilendim. Sinema hem fazlasıyla ilgimi çeken hem de aynı ölçüde
ulaşılması zor bir şey olarak göründü bana. Bu yüzden çizmeye başladım, evde
tek başıma özgürce sinema yapabilmemin bir yoluydu benim için.
[Çizgi roman ve Sinema]
İkisi birbirinden çok farklı dünyalar. Sinemanın kendisi kısıtlamalardan başka
bir şey değil zaten. Bir çizgi roman yarattığınızda yapım masraflarını, çekim
yerlerini, malzeme ve oyuncuların maliyetlerini düşünmezsiniz. Her şey sınırsız
bir özgürlüğü olan sanatçıya kalmıştır. Ama bu özgürlüğün içinde ipin ucunu
kaçırma tehlikesi de yatmaktadır. Çizerler bu özgürlüklerini her zaman kontrol
altında tutmak, dizginlemek durumundadırlar. Ama film endüstrisi değişim
içinde. Dijital kamera gibi yeni aletler genç yönetmenlerin düşük bütçeli
filmler çekmesine olanak sağladığı gibi bu insanlar seleflerinin hiç tatmadığı
kadar büyük bir özgürlüğü de yaşamaktalar. Sanırım çok kutuplu bir sinemaya
doğru gidiyoruz. Bir tarafta muhteşem gişe filmleri, diğer tarafta küçük
bütçeli, neredeyse underground olarak nitelendirebileceğimiz ve çok ilginç
şeyler ortaya koyabilecek bir sinema söz konusu olacak gibi (…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder