Perşembe, Kasım 02, 2017

Seyrüsefer Defteri 87


Atomic Blonde (2017)  beklediğimden iyi çıktı, eli yüzü düzgün aksiyon olmuş, narsistik kahraman edasını da iyi vermişler (31 Ekim).++ Jungle  (2017) bir doğa hikayesi ama üstüne sos olsun diye bir şeyler katılmış, onlar da hikayeyi düşürmüş (30 Ekim). ++  Mindhunter Sea1 Ep.3 ve 4'ü seyrettim (29 Ekim). ++ Maudie (2016) ressamın hikâyesi şaşırtıcı, iyi oyunculuk var, iddiası da o zaten (28 Ekim). ++ Leatherface (2017) bir kalabalığı var, şaşırtmaya ve dehşete koşuyor (27 Ekim). ++ Les Innocents (2016) kimi sahnelerin duygusal eşiği çok başarılı ama geneli Sezar ödülü klişeleriyle dolu (26 Ekim). ++ Mindhunter Sea1 Ep.1 ve 2'yi seyrettim (25 Ekim). ++Killing Ground (2016) öyle kafana göre ıssıza, doğaya, ormana gidersen seni öperler paranoyasının bilmem kaçıncı bölümü (24 Ekim). ++ İstanbul yolculuğu (23 Ekim). ++ Puncture (2011) bir tempo sorunu var, finali itibariyle başka türden bir gerilime girmeliymiş (22 Ekim). ++ Preacher Sea2 Ep.5 ve 6'yı seyrettim (21 Ekim). ++ Room 104 Sea1 Ep. 9, 10, 11 ve 12'yi seyrettim (20 Ekim). ++ L'amour Fou (2010) Yves Saint Laurent belgeseli, ileri geri sıçrayışları, topu çevirişi değişik (19 Ekim). ++ Keşanlı Ali Destanı (1964) oyun güzel filmi kurtarır denmiş, hızlı çekildiğinden sinematografisi zayıf (18 Ekim). ++ Ich und Kaminski (2015) film ilerledikçe sarkastik tutum kayboluyor, bence bu tutum ta baştan o kıvamda tutulsa film büyürmüş (17 Ekim). ++The Intervention (2016) bir naifliği var, ne et ne balık ama sakince seyrediyorsunuz (16 Ekim). ++Maaile Cingöz Recai'ye gittik, Guy Ritchie nefesi, Onur Ünlü'nün sallanan yakın çekimleri, Lapitak topuk çatlak kremi (15 Ekim). ++ The Invisible Woman (2013) ilginç ama bi şey eksik, ne eksik bilemedim, çok mu "belge" aşkına kapılmışlar (14 Ekim). ++ L'ombre des femmes (2015) bana hikâyesi, iddiası, rengi sahici gelmedi (13 Ekim). ++ My Cousin Rachel (2017) finaldeki twist klişeyi bozmuş (12 Ekim). ++ Funda ile Darbereye Elly'e (2009) gittik, güzel film (11 Ekim).++Preacher Sea2 Ep.3 ve 4'ü seyrettim (10 Ekim).++ Le Journal D'une femme de Chambre (2015) Fransızların sevdiği romanlardan, kaçıncı uyarlaması bilmiyorum ama Bunuel uyarlamasının (1964) çok gerisinde (9 Ekim). ++ Blanka (2015) dokümanter havası var, bir yere varmıyor, çocuklar ve yoksulluk, Filipinlere Capon bakışı (8 Ekim).++ Words and Pictures (2013) yaşlanıyorum, başarılı bir aşk hikayesi, edebiyat magazini de iyi (7 Ekim).++ Mal de pierres (2016) güzel film, ilham verici bir tutku hikâyesi (6 Ekim). ++ The Thomas Crown Affair (1968) benzer filmlerde artık Cruise oynuyor ve ne kadar silikon kalıyor. Meraklısı için "böyledir gişe filmleri" reçetesi, kurgu, eş zamanlı sahneler vs... yine de güzel sahneler var (5 Ekim).++O Lobo atras da Porta (2013) kararsız kaldım, gerilimle başlıyor, düz yola iniyor, Brezilya'dan kara film (4 Ekim).++ Glory /Slava (2016) iyi film, bir ucu Coen Kardeşlere bir ucu Aziz Nesin'e teyellenir, Bulgaristan'dan (3 Ekim). ++ Sonsuz Bir Aşk (2016) çok şey söylemek isterken sahne sahne irtifa kaybeden film (2 Ekim).++ Koblic (2016), Arjantin filmi, potansiyelli hikayeymiş (1 Ekim).



Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails