Çarşamba, Kasım 08, 2017

Çizgilere Derkenar 6


Çizgilerde ardışıklık dediğim şey, resimler/kareler arası devamlılık. Yukarıdaki örnek neredeyse doksan yıl öncesinden, ilk önemli çizgi romanlardan, Hal Foster'den. Metin ağırlıklı bir Tarzan uyarlaması. Resmi büyütürseniz şunu fark edeceksiniz... İlk öncelik, metni açıklayıcı resim çizmek. Asıl olan "metin" (text) olduğu için resim destekleyici ve anlamayı kolaylaştırıcı bir işlev taşıyor. Yazıyı okumadan peşi sıra resimlere baktığınızda bir hikaye çıkmıyor değil ama metinde ayrıca bir şey anlatıldığı için kopukluk var, resimler tek başına bir şey ifade etmeyebiliyor.


Yukarıdaki örnek ise daha yakın tarihli, Blazing Combat'tan bir sayfa. Yazı hem azalmış, hem de çerçeve içine girmiş, artık konuşma balonları kullanılıyor. Duygusal bir sahne, bir öfke patlamasını anlatıyor, ölen için bir tür hayıflanma. O duygu yazısız da anlatılabilirmiş...bu güç artık keşfedilmiş durumda. İngilizce bilmeseniz, metni okuyup anlayamasanız bile o duyguyu görebiliyorsunuz.


Sonuncu örnek Borgia'nın son albümünden (2011) küçük bir anlatım örneği. İlk karenin işlevi yokmuş gibi geliyor ama son karede o karede görünenleri kullanıyoruz, görsellik ustaca kotarılmış. Bir sonraki sayfada o üç asker, sudaki cesedi çıkaracak ve ölenin kim olduğu hakkında konuşacaklar. Esasen "figüran" olan o üç kişi bir şeyi aşikarlaştırılacakları için öne çıkartılmışlar. Aralarında konuşmaları için en az iki kişiye ihtiyaçları var. İlk örnekte yazıyla bir paragrafta anlatılan bir olay dört kareyle kurulmuş...Çizgi roman teknik olarak ilk örnekte kalmış olsaydı, bir üst yazıyla şöyle denebilirdi: "O gece nehir kenarında devriye gezen askerler Giovanni'nin cesedini bulacaklardı." Görsel olarak da sadece 3.kareyi kullansak yeterdi.

Şimdi soru şu: bu sayfa anlatım olarak uzatılmış mı yoksa görselliğe yüklenerek güçlendirilmiş mi?

Bizim çizgi romanımız yakın zamana kadar yazı ağırlıklı oldu, bir başka deyişle Hal Foster'in bol yazılı üretimlerine benzer bir nitelikte çalışmalar yayımlandı. Resimle zaten gösterilen sahneler ayrıca yazıyla da anlatılıyordu. Aşağıdaki Tarkan sayfasını incelerseniz,  sayfanın o üst yazılar olmadan da anlaşılacağını görebiliyorsunuz. Sezgin Burak, okurun anlamayacağını düşünerek o yazıları "pekiştirmek" adına eklermiş. Suat Yalaz, "bakılıp" geçilmek değil "okunmak" istediğini söylemişti bana. Sonraki yıllarda Karaoğlan'ı metin ağırlıklı başka bir formatta da yayımladı. Kendi deyişiyle "resimli roman" değil "Yaşar Kemal havasında bir roman" yapmak istedi Karaoğlan'ı.


Çizgi romanımızdaki ardışıklık, kareler arası devamlılık ve görsel dildeki yenilikçilik bana göre Utanmaz Adam'ın Gırgır'da çizilen serüvenleriyle başladı. Öncesi "story telling" dediğimiz bahiste hantal ve eskiydi, daha önemlisi bu kimseye sorunmuş gibi gelmiyordu.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails