Cumartesi, Eylül 02, 2017

Cahile Gülmek



Ayağı takılan, buzda kayan, beklenmedik biçimde yere düşen birine  doğal olarak herkes güler. Bu mizah değildir, mizah, kendini yere düşen birinin yerine koyarak başlar, biraz evvel yere düşmüş adamın peşi sıra yere düşmüş gibi yaparsanız, işte tam orada mizah gelişir. Üstelik bu komik olmayabilir bile...Bunu yaparak yere düşen-gülünerek "saldırıya uğrayan" mağdurun tarafına geçersiniz. Mutlaka güldürmenin peşinde olmadığını da gösterirsiniz.

İyi bir mizahçı, zihinsel gerilikle ve cahillikle alay etmez, onları karşısına alarak, onları meze ederek mizah yapmaz. Daha açık yazayım, mizahçı, Karagöz'le alay etmez. Mizahçı, Karagöz değildir, Karagöz'le hemfikir olmak zorunda değildir. Karagöz'le hempalık eder ama onun iki adım önünde veya gerisinde durur, o iki adıma da mizahçı mesafesi denir. O mesafe farkındalık içerir, Karagöz'e karşı kibir ve büyüklenme, hiyerarşik bir mesafe içermez. Anlama arzusu vardır, mutlaka hak vermek değil.

Bunları niye anlatıyorum?

Gerilimli bir hayat yaşıyoruz, ülke siyaseten kamplara ayrıldı. Her gün o kamplardan provakatif nitelikli haberler geliyor, epeycesi üretiliyor. Özellikle sosyal medyada hızla dolaşıma giren haberler, "haberden" çok eğlencelik gibiler. İnsanı şaşırtan, dumur eden, şimdilerin deyişiyle "zaytung haberlerini" aratmayan acayiplikler okuyoruz.

Dünyanın her yerinde meczup olur, saçmalık olur, akıllara ziyan gelişmeler ve iddialar olur. Mutediller bunları ciddiye almaz, önemsemez, gözardı eder. Böylesi zırvalarla, böylesi zırvalıklarla yeni karşılaşan ergenler ve işleri gereği mizahçılar uğraşırlar. Ergenleri anlarız, büyüdüklerini göstermek ve meydan okumak için her fırsatı kullanırlar. Mizahçılarsa şuna bakar, kim bu saçmalıkları üretiyor diye sorarlar. Mizah, güçlünün yanında değil karşısındadır, o saçmalığı Karagöz de üretebilir çünkü...

Yukarıya iki örnek koydum, ilki iktidar yanlısı, İslamcı olduğunu iddia eden bir gazetenin manşeti. İkincisi, iktidar partisi taraftarı, kimmiş çok anlamadım ama meczup olduğu aşikar birinin iddiası. Her ikisine de gülünebilir ama mizahçı, ilkiyle uğraşmalı. Onun arkasında bir sermaye var, muktedirlerle bir bağ var. İkincisindeki mantık, gazetenin içeriğini belirliyor bile olsa bu durum değişmez. İkincisindeki mantık, mizahçıya malzeme olur ama doğrudan hedefi olamaz.

Mizah dergilerinde bazen ikinci örnekteki gibi isimler ve sebep olduğu akılsızlıklar konu edilebiliyor. Bence sayfayı israf ediyorlar. Mesele, herkesin yapabileceği espriyi dergiye taşımamak değil, her koşulda ve her zaman Timur'la hesaplaşmak.

Uzun hikayeler...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails