(...) Ben böyle sorulardan korkarım. Ankara miti de karışık
kuruşuk iş hem…Katkım falan da yok aslına bakarsan. Burası benim yaşadığım yer,
sadece benim değil dedelerimin de doğup büyüdüğü bir yer. Güzel mi? Yok öyle
adam akıllı güzel bir yer değil. Eskiden daha güzeldi diyeceğim, len nostalji
yapma diye kendimi tutuyorum. Sevdiğim insanlar var, burada okumuşum,
serpilmişim, en çok burada sevinmişim gülmüşüm ağlamışım. Burası aklımda olan
bir yer. Dumankara çıkınca bir gazeteci Ankara-İstanbul karşılaştırması yapmamı
istedi. Yapmam dedim, ısrar etti. O kadar insan biraraya gelmiş, hikâye
anlatmışız, densiz ne soruyor. Tam sayfa ayıracakmış. Soru göndermiş, bir
İstanbullu gelse Ankara’da nereye götürür müşüm. Töbe yarabbi, la bebe ben
turist rehberi miyim dedim, yüzgeri ettim. Sonra düşündüm, e yani nereye
götürürüm sahi dedim. Dank etti kafama, İstanbul’da millet toplanınca nereye
gidiyoruz diyorlar. Bi kafeye bi bara gidiyolar. Biz burda birbirimizin
evlerine gideriz. Arkadaşımı dinlerim ben, içimizi dökeriz, laflarız, anlatırız
filan. Büyük laflar edemem, Ankara’yı sevdirmek gibi bir derdim yok
anlayacağın. Yaşayıp gidiyorum. Bi bildiğim fidayda (...) Dizi senaryosu
yazıyordum, reyting işleri iyice karışınca, sular durulana kadar başka bir şey
yapayım istedim. Daha önce birlikte çalıştığım çizerlerle konuştum, başkalarını
aradım. Hesapladım, 1500 civarında mektup yazmışım, bazı çizerlere her gün cep
mesajı attım. Bitiyor di mi diye sordum. Güzel oldu, üç ayda bitirdik. İleride
40 çizerli bir iş yapacağım kafaya koydum. İnsan hayatta hatırlayacağı,
hatırladığında mutlu olacağı işler yapmalı. Yeni ve iyi insanlarla tanıştım,
çalışma süreci meşakkatliydi ama hafızam iyi değildir, acılı kısmını unuttum
bile. Kitabı anlatmayayım, hafif kederli, Ankara ağzıyla ekseriyetle yoksulları
anlattığım, güzel çizilmiş çokça sayfası olan bir albüm. Grafik roman diyoruz
böylesine…Ha gardaşım bunu da yaz. (...) Asıl yük İstanbul’da. Biz Ankara’da
yancı gibiyiz. Türkiye’de kitap, nasıl anlatayım, o hengâmede, son anda ve ne
yazık ki hızla üretiliyor. Ben daha çok işi bitirmeye ve hayatımdan çıkarmaya
çalışıyorum. Aynı anda yedi sekiz iş yapıyorsunuz, unutmamak için notlar
alıyor, kendime mailler atıyor, saat filan kuruyorum. Ve yetişemiyorum aslına
bakarsan. Şu aralar Türkçe edebiyatla ilgilenmek, yeni yazar aramak hoşuma
gidiyor. Ne konuşsak lafı oraya getiririm. Yoksa büroya gelen giden farklı
türlerde çok kitap var (...) Sır yok. Metni iyi okumak gerekiyor, okumaya
çalışıyorum. Tahmin edemeyeceğiniz kadar çok dosya geliyor. Bazen yağıyor
hatta. Bir şeyi beğenirsem mutlu oluyorum, ısrar ediyorum. Bir yeteneği görmek
bence çok zor değil. (...) Yazarla konuşmak gerekiyor, kardeşlik ve
yol arkadaşlığı önemli. Bilmeli ki onun başarısından ben mutlu oluyorum, onun
yazdığı şeyi iyi okuyorum, yanındayım. Böyle işte.
BüyükKeyif.com için Mehmet Said Aydın'la konuşmuştuk. Mart 2013.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder