Az konuşan, konuşmamayı tercih eden, kendini yeryüzüne susmaya
gelenler sınıfından sayan bir yazarın söyleşileri. Hasan Ali Toptaş,
şeytanın dürtmesiyle romana başlamasını, taşra kasabalarını, sinema
salonuna kaçak giren çocukları, saklı hikayeleri, türlü kederleri,
onulmaz hüzünleri, kıpır kıpır hatıraları anlatıyor.
Güncelden
kaçışını, kalabalıklardan duyduğu korkuyu, uğultuları, kuytuları,
acemiliği, beyhude kaçışları, kötülüğü, vicdanı, masumiyeti konuşuyor.
Usul usul, sakin, ağırbaşlı, susmaya hazır.
Harflere can veren ustanın, Hasan Ali Toptaş'ın fısıltıları, itirafları, itirazları, anlama gayretleri...Mesafesi...
Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız, Hasan Ali'yi
konuşturuyor. Aklı, fikri, gecesi, gündüzü, edebiyata ve hayata dair
neyi varsa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder