Adından tahmin edilebilir, köy can damarı ölçüsünde ticari bir merkezmiş, hareketli bir yermiş, hele yüz yıl önce filan anlaşılan o ki Kızılcahamam veya Kazan'dan ilerideymiş, kiliseye dönüştürülmüş camisi hesap edilirse, başka bir yermiş, haliyle o derece önemsenmemiş, aşama aşama gerilemiş....
Ben özellikle köy meydanına bayıldım, biz gittiğimizde kuruması için ortaya-zemine yayılmış kabak çekirdeği öbekleri vardı... Zamanın ölçüsüne göre geniş-havadar bir meydan... Bir şehir meydanı-pazar-piyasa alanı kurmak başka bir akıl ve muhakeme gerektiriyor... Beğenmemek elde değil...
Yanyana dizilmiş çeşit çeşit dükkanlar görüyorsunuz, birinin ahşap kepenginin üzerinde Peksarı Bakkalı yazısı kalmış, diğerine derici dediler, dükkanlar çok daha fazlaymış, çoğu yıkılmış, kalanlar da yıkıldı yıkılacak halde perperişan, varla yok arası bir hamam duruyor, iki üç kahve varmış, yolcular için bir büyük han, karakol, devlet erkanının kullandığı bir konak şu bu...Hepsini düzlemişler.
Malumunuz artık kimse köyde yaşamak istemiyor, hemen her köy benzer sorunlarla benzer bir açmazın içinde ancak burası turistik olarak revize edilebilirmiş, farklı bir yermiş, yolu, manzarası, doğası, eski evleri bana ilham verici ilginçlikte geldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder