Merak edenler olabilir diye paylaşayım, eşi onun alkol düşkünlüğünden şikayetçi, "artık içmemesini istediğim için İstanbul'a döndüm" dese de tanıklar aksini söylüyor, karnındaki ikinci çocuğu aldırmak istiyor, Orhan Boran ise istemiyor, yemekte odada bunu tartışmaya başlıyorlar, aralarındaki kavga uzadıkça uzuyor. Odasına kapanan Boran içkiyle karıştırarak ilaç içiyor ve bir mektup yazarak intihar ediyor...
Başa döneyim, saçma olduğunun farkındayım, bu kadar neşeli birinin intihara kalkışması, aşık olduğu kişiyi intiharıyla cezalandırmak istemesi filan beni şaşırttı...Nüktedan, hazır cevap, iyimser, pozitif biriydi çünkü...
Boran'a tıbben müdahalede bulunarak kurtulmasını sağlayan doktor "bize göre intihar edenler akıl hastasıdır" demiş. Yetmişli yıllarda böyle söyleniyordu, şimdilerde kişilik bozukluğu deniyor galiba... Ben çocukken, aile arasında meşgalesizlik intihar sebebi sayılıyordu, babam çocuğu olan intihar etmez demişti... İki çocuklu bir akrabamız intihar edince öyle olmadığı örneklendi, işinde gücünde bir adamdı üstelik...
Yazmış olmalıyım, askerde iki kez intihara eğilimi olduğu düşünülen askeri bana göz kulak olmam için emanet etmişlerdi, cidden şaşırıp kalmıştım. Yine intihar girişiminde bulunan iki "sevdiceğim" oldu. Benim için hepsi çok zordu ve uzun süre etkisinden kurtulamadım, rüyalarıma girdi, yinelenmesinden korktum vs... Herhangi birinde veya bir yerde depresyon, çaresizlik, alkole yüklenmekle karşılaşınca anksiyete oluyordu bende. Halen atlatabildim mi emin değilim.
2 yorum:
Boğaz köprüsünden geçerken birisini korkulukların dışında intihar girişimindeyken görmüştüm, polisler etrafında vazgeçirmeye çalışıyorlardı, çok fena bir duygu,ağlamıştım. ertesi gün tüm haberlere baktım acaba atladı mı ikna edebildiler mi yaşamaya diye.Haber yoktu.
İntihar başlı başına zor ve kötü etki bırakıyor maalesef.
Yorum Gönder