Pazar, Haziran 14, 2020

Öpüşmenin şeysi (2)



Öpmek, doğal olarak sadece şehvetle ve erotizmle ilgili bir “eylem” değil, sevgiyi, merhameti ve anlayışı-sıcaklığı da içeriyor. bir önceki yazıda dedim ki, dudaktan öpüşme altmışlı yıllarda “görünür” oldu… Benzer biçimde annenin çocuğunu öpmesi, çocuğun annesini öpmesi (bunu gösterilmesi), arkadaşların dostlukla birbirini öpmesi filan da bu yıllarda yaygınlaşarak normalleşti… Anneler Günü etkinlikleri, aile vurgusuna yönelik pedagojik çalışmalar bu yıllarda armıştı. Bir ebeveynin çocuğunu öpmesi bile yenidir demek istiyorum. Kemalettin Tuğcu romanlarında üvey anneler, üvey babalar çocuklarını kesinlikle öpmezlerdi. Öpmek, bir merhamet, bir dostluk ve dayanışma göstergesiydi. Öpmek, aileye katkı sağlayacak biçimde revize ediliyordu. 

Damadın imzadan sonra gelini öpmesi, yine Hollywood etkisiyle günbegün değişti. Damatlar, gelinleri alınlarından öperse başka bir şey, hiç öpmezse yine başka bir şey, herkes içinde dudaktan öpüşürlerse başka bir şeydi. Gelin ve Damat, nikaha-düğüne gelen herkesi ne çok öpmek zorundaydı. 

Bence 1960 öncesinde, insanlar karşılaştıklarında birbirlerinin yanaklarını öpmüyorlardı. En fazla yaptıkları kollarının üst taraflarını patpatlamaktı. Gündelik hayatta erkeklerin de kadınların da dostane bir biçimde öpüşmeleri bile en fazla altmış yıllık bir tarih içeriyor. Eskilerle sözlü tarih yaparken, konuşurken bu meseleyi hep dikkat kesilmişimdir… Garip durduğunu biliyorum ama modern bir müdahale bu… 

Gülümsemek gibi… Ne kadar mutlu ve empati kurmaya hazır olduğumuzu göstermek için bizden güleryüzlü olmamız isteniyor. Fotoğraflara bakın, bir tarihe kadar kimsenin böyle bir sorunu yok, kimseler ayna karşısında gülümseme talimleri yapmıyormuş, fotoğraf makinesine mutlaka gülerek bakmıyormuş… ciddiyet ve vakurluk daha fazla önemseniyormuş… Gelenek dediğimiz şey tam da budur, sürekli değişir ama değişmediği vaz’edilir.

Bunları niye yazdım, pandemi ayarlarımızı bozdu, filmlerde ne zaman bir öpüşen görsem, “aha hasta olacaklar” diye gırgır yapıyorum. Televizyon tekelimizde öpüşme sahneleri, eskisi gibi gösterilemiyordu, kesiliyor, sansürleniyordu. Bu müdahele, toplumun muhafazakarlaşmasına katkı da sağlamış gibi görünebilir ama arzunun işleyişi ve yayılımı, pek de öyle kolay anlaşılır değildir. İnadına da çoğalabilir. Kolay bastırılır bir şey değildir. 

Halka dizisini yazarken kahramanlarımızı haliyle öpüşme ölçüsünde yakınlaştıramıyoruz, tuhaf bir biçimde kastırılıyor, kasıyoruz... Derken öyle bir sahne oldu ki, iki sevgili, biraz da göstere göstere aynı bardaktan su içtiler, bu seyirci nezdinde öyle bir erotik gerilim yarattı ki, fanlar bu sahneyi "öpüştüler" biçiminde yorumlayarak garip bir heyecan yaptı. Dolaylı da olsa öpüştürmeme baskısını konuştular ve tepki gösterdiler. Kendi adıma seyirci tepkisini görmek bakımından ilginç bir deneyimdi.

Ama… pandemi, görünen o ki, öpüşme ve dokunma kültürümüzü, yakınlık ve merhamet gösterme biçimlerimizi çok değiştirecek. Yeni bir gelenek kuracağız, kuruyoruz hatta…

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails