Cuma, Temmuz 14, 2017

Takoz (5)


Kıraat: Metnin yüksek sesle, dinletmek amacıyla okunması. Kıraat etmek, genellikle ders çalışmak, okuyup bitirmek anlamında kullanılır
Derkenar: Haşiye, çıkma, hamiş, kenar notu, küçük açıklama.
Dibace: Eski edebiyatta eserin takdimi, sunuş yazısı, önsöz, sunuş, giriş.
Kötümser Bir İyimserlik: “Şair kafasıyla iyimser ama kalbiyle kötümserse, galiba o zaman kötümser bir iyimserlikten söz edilebilir. Bu çelişme, buruk, dokunaklı ve kahırlı şiirlerin anasıdır.” (Atilla İlhan, Cahit Irgat’ın şiirini niteliyor.)
Ha ha ha: Bir Cemal Süreya dizesi.
Cüz: Kısım, bölüm, fasikül.
Kalem Şuarası: Şiir yazan ama saz çalamayan şairlere denir.
Muaşeret Romanı: Ben bir muaşeret romanı yazıyorum. Çünkü İstanbul’u ilk softasından son levantenine kadar tanırım. Beyoğlu’nda konsolos medeniyetini, Fatih’teki kurunuvustâyı yakından bilirim. (Mithat Cemal Kuntay, Üç İstanbul romanını anlatıyor.)
İntinsah: Matbaa öncesinde yazma eserlerin çoğaltılması. Kopyalama müstensih denir.
Kamus: Büyük sözlük.
Sıcak Şair: Turgut Uyar’ın deyişiyle Cahit Külebi.
Sözcü ve Seçici: “Ataç, bir toplumsal sınıfın hem şair seçiciliğini hem şair sözcülüğünü yapan kişiydi.” (Turgut Uyar).
Irmak: “Ülkemin ırmakları dışarı akar / Neden bilmem can havliyle akar.” (Cemal Süreya).
Lâ-edri: Kimin tarafından yazıldığı bilinmeyen şiirlerin altına yazılan ibare.
Mir-i Kelâm: Söz söyleme ustası.
Musahhih: Düzeltmen.
Müstear: Takma isim, yazar ve şairlerin gerçek isimlerinin dışında kullandıkları imza.
Naşir: Yayıncı, yayınevi sahibi.
Şehrengiz: Bir şehri çevresi, yaşayanları ve tarihiyle anlatan eserlere verilen isim. 

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails