Kıraat: Metnin yüksek sesle, dinletmek amacıyla okunması.
Kıraat etmek, genellikle ders çalışmak, okuyup bitirmek anlamında kullanılır
Derkenar: Haşiye, çıkma, hamiş, kenar notu, küçük
açıklama.
Dibace: Eski edebiyatta eserin takdimi, sunuş yazısı,
önsöz, sunuş, giriş.
Kötümser Bir İyimserlik: “Şair kafasıyla iyimser ama
kalbiyle kötümserse, galiba o zaman kötümser bir iyimserlikten söz edilebilir.
Bu çelişme, buruk, dokunaklı ve kahırlı şiirlerin anasıdır.” (Atilla İlhan,
Cahit Irgat’ın şiirini niteliyor.)
Ha ha ha: Bir Cemal Süreya dizesi.
Cüz: Kısım, bölüm, fasikül.
Kalem Şuarası: Şiir yazan ama saz çalamayan şairlere
denir.
Muaşeret Romanı: Ben bir muaşeret romanı yazıyorum. Çünkü
İstanbul’u ilk softasından son levantenine kadar tanırım. Beyoğlu’nda konsolos
medeniyetini, Fatih’teki kurunuvustâyı yakından bilirim. (Mithat Cemal Kuntay, Üç İstanbul romanını anlatıyor.)
İntinsah: Matbaa öncesinde yazma eserlerin çoğaltılması.
Kopyalama müstensih denir.
Kamus: Büyük sözlük.
Sıcak Şair: Turgut Uyar’ın deyişiyle Cahit Külebi.
Sözcü ve Seçici: “Ataç, bir toplumsal sınıfın hem şair
seçiciliğini hem şair sözcülüğünü yapan kişiydi.” (Turgut Uyar).
Irmak: “Ülkemin ırmakları dışarı akar / Neden bilmem can
havliyle akar.” (Cemal Süreya).
Lâ-edri: Kimin tarafından yazıldığı bilinmeyen şiirlerin
altına yazılan ibare.
Mir-i Kelâm: Söz söyleme ustası.
Musahhih: Düzeltmen.
Müstear: Takma isim, yazar ve şairlerin gerçek
isimlerinin dışında kullandıkları imza.
Naşir: Yayıncı, yayınevi sahibi.
Şehrengiz: Bir şehri çevresi, yaşayanları ve tarihiyle anlatan eserlere verilen isim.
Şehrengiz: Bir şehri çevresi, yaşayanları ve tarihiyle anlatan eserlere verilen isim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder