Salı, Temmuz 09, 2013

Dumankara 2 Olmaz




Bize biraz kendinizden bahseder misiniz ?

44 yaşındayım. Çocukken bu kadar yaşayacağımı sanmıyordum. Herkesin hayali vardır ama ben peşinden koştum, koşuyorum. İlk yayınlanan işlerim çizgi roman olduğuna ve 1985'ten bugüne 28 yıl geçtiğine göre epey zamandır çizgi romanla ilgili biriyim. Fanzinler çıkardım, sanıyorum şunu söylemem yanlış olmaz, Türkiye'de çizgi roman hakkında en fazla yazı yazmış insan benim. Çizgi romana itibar kazandırmak için yıllarca didindim, halen de uğraşıyorum. Kitaplarım var, çeşitli dergilerde uzunca zamandır çizgi roman hakkında yazıyorum. Severek hatırladığım, Serüven diye bir çizgi roman araştırmaları dergisi çıkarttım falan filan...


Deli Gücük fikri nasıl ortaya çıktı ?

Bir korku çizgi romanları antolojisi yapmaya karar vermiştim. O antoloji için düşünülmüş başlayıp bitecek kısa bir hikâyeydi Deli Gücük. Sonra Tam Macera diye bir dergi çıkıyordu, onlara yardım ediyordum. Orada devam ettim. Dergi kapandıktan sonra, çizgi roman dünyası hayal kırıklıklarıyla doludur, bir noktada takılıp ah vah etmeyi sevmem. Deli Gücük albümü yapmaya karar verdim. Kısa hikâyeler, yeni yazarlar ve başka çizerlerden oluşan bir derleme tasarladım. Bazen soruyorlar, niye kısa hikâye yapıyorsunuz diye. Dışarıdan anlaşılmıyor işte, çizerlerle tek tek sayfa sayfa çalışıyoruz. İlk kez çizgi roman yapan arkadaşlardan söz ediyorum. Geçinmek için başka işler yapan, vakit buldukça çizgi romana yoğunlaşan çizerlerden söz ediyorum. O insanların önüne 100 sayfalık bir hikâye koyamazsınız. Alışması, o tempoyu öğrenmesi, cesaretlenmesi gerekir. Kısa hikâye olunca ben bunu bitiririm diyebiliyordu. Öğrendik, çalıştık. Pek çok okur için bunlar bitmiş işler. Bir sürü eksiği olan albümler. Ama bizim için öğrendiğimiz, kendimizi geliştirdiğimiz tarihi vesikalar. Şaka değil bu söylediğim.


Deli Gücük : Zifirname için Flaneur Comics’i seçme nedeniniz neydi ? Çıkan sonuçtan, baskı kalitesinden vs... memnun kaldınız mı
?

Flaneur piyasa işlerinin dışında kitaplar yayınlıyordu, yayınlamak istiyordu, dikkatimi çekti. Yardımcı olmak isterim böyle insanlara. Tutunsunlar isterim. Ne yapsalar marjinal kalacaklar çünkü. Deli Gücük 3'ü onlara verdim. Duygusal bir karar bu. Yan yana durmak, beraber resim çektirmek istedim. Birbirleriyle anlaşabilecek insanların karşılaşması bazen çok zordur, şu dünyadan geçip gidiyoruz, benzerlerimizle yürüyebilirsek hayat daha çekilir olabilir.


İki imza gününde de bulunan biri olarak yeni okuyuculardan duyduğum soru hep aynıydı . Deli Gücük’ün ilk iki kitabına nasıl ulaşabiliriz? Bu ilk ikisini tekrar bastırmak gibi bir düşünceniz var mı ?

Birinci albüm bulunmuyor artık, galiba bende bile bir tane var. Motivasyonum yeni şeyler yapmak yönünde olunca pek aklıma gelmiyor. Olabilir tabii, belki ikisini birarada ufak tefek revizyonlarla düşünülebilir. Bazı hikâyeleri de genişletmek isterim. 


İmza günlerinde yaşanan ilgiyi nasıl buldunuz ?

İki ayrı etkinlik oldu, ikisi de güzeldi. Bu tür etkinlikler üretici arkadaşlarımızı mutlu ediyor, o bakımdan önemli. Yüz yüze konuşabiliyorsunuz, hoş şeyler duydum.
 
Deli Gücük : Zifirname’yi incelediğinizde içinde hem veteran çizerlerin hem de yeni çizerlerin çizgileriyle karşılaşıyoruz. Bu kadar farklı çizeri bir arada toplamayı nasıl başardınız ?

Üç albüm yaptık, ister istemez birlikte çalışma alışkanlığı kazandığınız çizerler oluyor çevrenizde. Bir de ben çizer izlemeye çalışıyorum. Çizgilerini beğendiğim arkadaşlarla konuşuyorum. Çizgi roman çizmeleri için teşvik ettiğimi düşünüyorum. Bir de bir şey ürettikçe farkedilirsiniz, size katılmak isteyenler olur. Birikim meselesi aslında.


Hikâyelerin çoğunda Aziz Tuna imzası geçiyor, ve Murat Başekim önsöz’de bunun aslında siz olduğunuzu ifşa ediyor. Bu isim neren çıktı ve neden bu isimle yazmayı uygun gördünüz?

Murat (Başekim), DG hikâye kitabı çıktıktan sonra kitapla ilgili dizi film teklifi aldı, benim kenarda kaldığımı düşünerek açıklama gereği duydu, vicdanıyla konuştu. Oysa benim böyle bir takıntım yok, sadece Murat değil başka arkadaşlar da yazdı Deli Gücük'ü. Hepsi başka bir renk verdi karaktere. Yanyana duruyoruz, umarım uzun yıllar da yan yana durur, başka ortak işler de yaparız. Ben mahlasla roman, hikâye, makale ve çizgi roman yazdım. Mahlas kullanmayı severim, insanı tazelediğine inanıyorum, bir de insan ismine hayran kalmamalı. Önemli olan hikâye anlatmak ve biz bunu unutuyoruz. Aziz Tuna da benim mahlaslarımdan biri. Aziz Nesin ve Tuna nehrinden ilham alındı diyebilirim. İkisi de bol hikâyeli büyük nehirlerdir. Bir çocuğum olursa kız ya da erkek Tuna ismini verecektim, nitekim 8 yaşındaki oğlumun adı Tuna. Aziz Tuna isminin mazisi on beş yılı geçiyor sanırım.


Baktığınızda bu Deli Gücük’ün üçüncü çizgi roman albümü ve içinde gerek senaryosu gerek çizgisiyle ciddi bir emek var Bu emeğin sadece Türkiye’de kısıtlı bir çevrede kalması doğru mu ? Bunu yurtdışında pazarlama gibi düşünceleriniz var mı ?

Bu işlerin bir parça nasıl yürüdüğünü biliyorum diyebilirim. 2008 yılında Frankfurt'ta onlarca uluslararası  yayıncı ile çizerlerimizin albümleri için konuştum. Başkalarının hikâyelerini çizebiliriz ama kendi hikâyelerimizi dışarıya satabilmek pek kolay değil. Üstelik benim böyle bir heyecanım yok. Grafik roman üretmek ve bunu bir biçimde konuşulur kılmak istiyorum. O dediğiniz şeyi yapabilmek için burada bir şeyi iyi yakalamanız gerekiyor. Bunu henüz yapabildiğimizi düşünmüyorum.


Biraz da Dumankara’dan bahsedelim. Senaryoların hepsini bir Ankaralı olarak siz yazdınız. Okuyunca bazılarının ya siz ya da yakın çevrenizden birilerinin yaşadığı olaylar gibi içten ve cana yakın buldum. Doğru mudur ?

Kısmen doğru. Yazarlar güzel yalanlar yazarlar, bunu da akılda tutmak gerekiyor. Gerçek olduğu gibi anlatılsa ilgi çekmeyebilir, siz onu tahkiyeyle başka birşeye dönüştürürsünüz. Otobiyografik nitelikler, gerçeklik vehmini güçlendiriyor tabi.


Yakın gelecekte bir Dumankara 2, Deligücük 4 ya da bambaşka bir çizgi roman projeniz var mı ?

Dumankara 2 olmaz ama Deli Gücük'ün dördüncü albümüne başladık. Bunlar dışında yıl sonunda bitebilecek üç ayrı grafik roman projesini sürdürüyoruz. 


Röportajı, Gölge e-dergi için Tunç Pekmen'le yapmıştık, Mayıs 2013.

1 yorum:

gülçin dedi ki...

Peki, dumankara 2 olmasın ama Sis'tanbul olsun.

Related Posts with Thumbnails