Çarşamba, Ağustos 26, 2009

Pilavdan Dönenin Kaşığı Kırılsın


“Bu çizgi roman değil”. En azından yirmi yıldır duyarım bu yargıyı. İnsanların beğenmedikleri çizgi romanları yok saymalarından başlarda rahatsızlık duyardım. Hala rahatsızlık duyuyorum ama doğrusu alıştım artık. Çizgi romanı bütünüyle kişisel beğenilere göre sınıflandırmak mümkün elbette. Satın alma ve koleksiyon/toplama kriterleri bu biçimde işler. Beğenmediğiniz ürünü satın almazsınız, olur biter. Ancak beğenmediğiniz bir çizgi romanı iddialı biçimde çizgi roman saymamak, onu küfürle özdeşleştirmek başka bir halet-i ruhiyedir. Çizgi roman okurları, üreticileri, koleksiyoncuları zaman zaman bu türden bir duygusallığa, evet hataya düşüyorlar. Çizgi tarzlarına veya türlere göre bir ayrım yapmak; örneğin mizah dergilerinde üretilen çizgi romanları, gazete bantlarını bir tarafa, foto realistik çizgilerle hazırlanmış çalışmaları bir başka tarafa koyarak “çizgi roman” tanımı yapmak yanlıştır.

Bu çerçevenin bir başka yüzü de var. Çizgi romanla ilgisini yazarak sürdürmek isteyenlerde rastladığım bir hassasiyet. Diyelim ki, Zagor’la ilgili bir yazı yazılacak, Zagor okurlarından özür dileyerek, sıkıntı içinde başlıyorlar satırlarına. Hani sanki Zagor, yazılanlara kızıp Çiko’ya “yürü gidiyoruz Türkiye’den” diyecek. İlginç olan, aynı insanların okumadıkları çizgi romanlar, çizerler ve biçimler hakkında fikir sahibi olmaları. Yerli çizerlerden söz edilecekse “hepsi kopya” veya mangalar için “ne o öyle kocaman gözler” ya da “kostümlü maskaralar” demekten çekinilmiyor. Elbette espriden anlamıyor değilim, ayrıca yanlış anlaşılmasın, çoğunluğuyla sohbet ettiğim insanlardan duyuyorum bu yargıları. Diyeceğim, bu türden tepkilerin açılımıyla ilgili: Beğeni tapınmaya, eleştiri de şeytan taşlamaya benziyor.

Serüven’de yapmaya çalıştığımız ise, serinkanlı bir mesafelilik inşa etmek. Hiçbir türe, çizgi biçimine, ekole, yayına veya üreticiye karşı önyargı taşımıyoruz. Kimselerle alıp veremediği olmayan, rekabet etmeyen, herkes kavga ederken uyumak, herkes uyurken konuşmak isteyen Bektaşi misali, neşeli kalmayı dileyen bir tartışmacı olmaya niyetliyiz. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!

[Serüven, Çizgi Roman Araştırmaları Dergisi, Sayı:2, Yaz 2004 için yazılmış önsöz. Yukarıda kullandığım resim ise derginin ilk sayısının kapağını çizen Kenan Yarar'ın eskizlerinden biri]

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails