Devrime inananlar ve inanır gibi görünenler. Parayı
konuşanlar, mağluplar ve debelenenler. Gözleri nemli kadınlar, türlü hoyratlıklar, hayatın bitmez
tükenmez pisliği. Mehmet Eroğlu, hep aynı romanı yazdı; kaderini, memleketin
kaderiyle bir gören gençlerin hızlı, isyankâr ve öfkeli hallenmelerini.
Devrimcileri. Hayatın rüyası kısaymış. Geçmiş denen büyük yenilgiler, gelecek
denen muğlaklıklar ve dik bir mezarlıkta yatan karnı aç ölüler. Eroğlu,
hatırlanamayan yaraları anlattı: “Bellek yoksa ne suç olur ne günah,” dedi.
Büyük yeryüzü yalanlarına lanetler yağdırdı. Tiksinme, bulantı, öğürme,
terleme, tükürük, istifra… “
En iyisi kusmaktır,” dedi hatta. Her şeyi temizler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder