Pazar, Mayıs 03, 2020

Arkaşlar ve Delihanlular (3)



Bir ebeveynle eşit ilişki kuramazsınız; yaş, tecrübe, itibar, konum söz konusu edilirse bunun neredeyse imkânı yoktur. Oysa arkadaşlık, tek kelimeyle eşitliğe dayanır, bu eşitliği sağlayan seçme imkânıdır. Evet, insan zorunluluklarla geçici olarak arkadaşlıklar kurabilir; o sokakta, o sınıfta, o işyerinde birileriyle kendiliğinden hempalık edebilirsiniz ama sonra o geçicilik biter, bir kez daha seçersiniz. Farklılıklar arttıkça arkadaşlığın ömrü kısalır, geçmişi yâd ettiğiniz, nostalji mezesi ettiğiniz birilerine dönüşür eski arkadaşlarınız. Ergenlik geride kalmış, dünyalar değişmiş, eski tanıdıklar ve hatıralar dışında konuşacak lafınız kalmamıştır. Yahu, “Bu çocuk şiir yazardı, nasıl esnaf oldu?” “Bu çocuk solcuydu, ne zaman Kürt düşmanı oldu?” “Nerden çıktı o sakal?” derken bulursunuz kendinizi… Birbirlerini eleştirebilenler daha yakın arkadaş olabilir, arkadaşlıklarını eskitebilir gibi gelir bana. “Dost acı söyler” misali bir hakkı vardır o yakınlığın, diyeceğini der ve o eleştiri kabullenilir.

İnsanın yaşadığı çevre, hayatını, tercihlerini ve arkadaşlıklarını etkiliyor. Ailemizle itişirken, büyümeye çalışırken, çevremizde bize arkadaşlık eden kim varsa, onlara sığınıyoruz. Sonra güç kazanınca, baş etmeyi öğrenince, bir yandan aileyle hesaplaşıyor diğer yandan arkadaşlık seçimlerimizi değiştiriyoruz. Ben yazar olmak istedim hep, çevremdeki arkadaşlarımın benzer bir hayali yoktu, uyum sağlamaya çalışarak bir flaneur gibi gezinip durdum aralarında. Mahallemden bile isteye koptum, delikanlılık defterini kapatmıştım. Akademisyenlik, editörlük, derken enikonu kitaplara gömüldüm, çok az insan gördüğüm bir hayat sürdürüyorum, başka bir tercihte bulundum demek istiyorum. İnsanların kavgacılığına, sertliğine, tahammülsüzlüğüne eskisi kadar katlanamıyorum. Yoğun bir kaçma arzusu duyuyorum. Bunun sonucu, çevremdekilerin seyrelmesi oldu ister istemez. Geçmişte, beni eğiten, beni sağaltan, beni koruyan arkadaşlıklarım oldu. Şimdi diyorum, arkadaşa ihtiyacım yok mu? Öğrenmeye, korunmaya, terapiye eskisi kadar gerek duymuyor muyum? Soru çok: İnsanlar, arkadaşa en çok ne zaman ihtiyaç duyuyorlar? Büyürken mi? Evet, bunu kendimden biliyorum, arkadaşlarım olmasa ebeveynlerle, pedagoglarla, öğretmenlerle baş edemezdim. Peki yaşlanırken? Bakımevlerinde yaşıtlarıyla bir arada yaşamak isteyenler tanıyorum. İleriki yaşlarda evlenenler, yalnızlık diyorlar ama arkadaşsızlıktan korkuyor olmalılar… Cevabı yok bu soruların… Kişisel bir inanışım var, naif gelebilir, ben insan, insanı iyileştirir fikrine inanırım. Malum, hepimiz, bizatihi faili olarak insan, insanın kurdudur fikrini yaşatıyoruz.

1 yorum:

Kalem dedi ki...

Arkadaşlıkların çogunlugu zorunluluklar ile oluşmakta artık

Related Posts with Thumbnails