Neşeli Ağaçlar: Benim Kâğıthane’de aramaya gittiğim ne
kuş, ne de çiçekti; sırf çingene görmek ve zurna dinlemek arzusuyla gittim o
iki dağ arasına. Çingene, insanın tabiata en yakın kalan cinsidir. Zannedilir
ki, bu tunç yüzlü ve şeffaf dişli kır sinekleri, insan şekline girmiş birtakım
neşeli ağaçlardır (Ahmet Haşim, Bize Göre).
Mir-i Kelâm: Söz söyleme ustası.
Anlat dinliyorum: Kayınvalidemin aklınca sezdirmeden bana
verdiği öğütler: Bir kadının güzelliğini temizliği yaparmış... Bir kadın
erkeğini elinde tutmak istiyorsa güzel olan yanını açtığı kadar çirkin yanını
saklamasını bilecekmiş. Güzel bir kadın başından topuğuna kadar bakımlı kadın
demekmiş. Okuduğu İngilizce, Fransızca kadın dergilerinden toparlanmış daha
böyle bir sürü ucuz öğütler! (Peride Celal, Evli Bir Kadının Günlüğünden).
Çeşmeler: Ders arasında öğrenciler muslukların başına
doluyordu. Hepsi su içerlerdi. Susayan da susamayan da. İtişmek, suyun avuçtan
süzülüp kol yenlerinden içeri girmesi, bahçede eğlenmenin ğereği olan
bağrışların başlangıcıydı. Ders zili çalıncaya dek duyulmayan su sesleri,
sınıflara girilince öne geçerdi (Firuzan, Parasız Yatılı).
Dört Köşeli Üçgen: Salah Birsel’in tek romanı.
Ahh Bahar: İmkansız şey / Şiir yazmak /Aşıksan eğer; / Ve
yazmamak, /Aylardan Nisansa (Orhan Veli Kanık).
Fotoğraf: Ozan Sağdıç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder