(...) -“Her şey olacağına varır (mı?) yazınızda “Tefrika
geleneği bitmiş dergiler tıkanmış, alan marjinalleşmiş durumda. Çizgi
romancılar alışık olmadıkları kitap dünyasının koşullarına uyum sağlamak
zorundalar...” diyerek genç çizerlere bir çağrı yapıyorsunuz. Dergide
okumayanlar ve dergiye ulaşamayanlar için burada bu çağrıyı biraz daha açarak
yenilemenizi istesek çizerlere yaptığınız çağrıyı tekrarlayabilir misiniz?
O yazıda bir karşılaştırma yaptım, edebiyatçılarla, özellikle
romancılar ile çizerleri, roman ile çizgi roman üretimini kıyasladım. Sık
karşılaşıyorum, çizerler daha en başta “kaç para alacağım” diye soruyorlar. Ben
bunu normal bulmuyorum, parayı beğenmezse çizmeyecekler. Yaşadığımız dünya öyle
bir hal aldı ki herkes bunu normal buluyor. Yani bir üreticiyi üretmeye teşvik
eden sadece paraysa, parayı beğenmeyip çizmediklerine göre bir yanlışlık var
demektir. Hangi romancı alacağı telifi düşünerek roman yazıyor, onları üretmeye
teşvik eden kesinlikle para değil, hele Türkiye’de. Her nedense bunu çizmezsem
ölürüm diyen adamlarla çok az karşılaştım. Hep sipariş düşünüldüğü için bana
bir tarihi roman yap, bana bir aşk romanı yap dendiği için çizerler kişiliğini,
kendi dünyasını taşıyacak işler yapması gerektiğini düşünmüyor, düşünmemiş.
Sonra tutup çizgi roman sanattır diyorlar.. Yazdıklarım bir çağrı ya da genç
çizerlere yönelik bir şey değil, çok genel bir eğilimi vurgulamak aslında…
Çizgi romanla ilgili yeni bir çıkış yolu üretilebilecekse eğer… Bu romancıların
yaptığı gibi uzun soluklu, maddi çıkar beklentisiyle üretilmeyen çalışmalarla
gerçekleşebilir.
-Emrah Özen ile
birlikte yazdığınız “Başkomser Nevzat’ın Suç öyküleri” makalesinde “Şöyle
söylenebilir çok satan kitaplar arasına çizgi romanlar giremiyor. Çizgi
romanlar gazete bayilerinde ucuz fiyata satılan, sanat niteliği düşük yayınlar
olarak görülüyor ve “kitap dünyasına”,”sanat algılamasına” kolaylıkla dahil
olamıyor” diye bir saptama
yapıyorsunuz. Çizgi romanın okunmama sebepleri arasında vitrinlerinde ön plana
çıkamadığı ve zaten pek çoğuna da uğramadığı gazete bayilerine dağıtılması ve
bu sonuçla ucuz olması gösteriliyor. Ben çocukluğumdan, gençliğimden
hatırlıyorum da harçlıklarımla hem o haftayı iyi geçirir hem de Tommiks, Teksas
ve benzeri yayınları şimdiki yayın formatından daha sık yayınlanmasına rağmen
kaçırmadan takip ederdim. Hatta benim gibi çizgi roman sever bir iki arkadaşla da
değişerek bütün yayınları okurdum. Şimdi eskisi kadar geniş bir yayın
yelpazesinin olmamasının yanı sıra düzgün bir dağıtım da yok. Okur ne gazete
bayiinde ne de kitapçıda aradığı çizgi romanları bulamıyor. Daha çok şimdilerde
çizgi roman satışı yapan özel kitapçılar var. Size göre bu piyasa koşullarında
çizgi roman dağıtımını yeniden yapılandırmaya kalktığımızda okura çizgi roman
nasıl ve ne şekilde daha kolay ulaşır?
Bir parça iç dökme gibi olmuş. Reçetem olmadığını hep
söylüyorum. Geçmişi geriye getirmek mümkün değil, “eskiden ne güzeldi”
nakaratını bırakın başkaları yapsın diyebilirim. Örneğin gazeteciler yapsın,
sürekli çizgi roman okumayanlar yapsın! Üstelik bu nakarata hararetle
kucaklayanlar, özellikle fanlar bilsinler ki çizgi romana kötülük ediyorlar. O
kadar eski ki, o denli tükenmiş ki konuşulacak bir tek çocukluğumuzda
yaşadıklarımız kaldı, öyle mi? İlgisi yok, böyle yapılırsa, bugün çizgi roman
için çalışanlara ayıp edilir her şeyden önce. Bugünün şartlarına ve süregelen eksikliğin
ne olduğuna bakmak gerekiyor. Tekrar ettiğim mesele ise şu: Çizgi roman
gündemde değil, çizgi roman nostaljiyi çağırıyor, bugünü anlatmıyor. Tommiks
Teksas demişsiniz onlar eskiden sinemayı, daha çok da western türünü
çağrıştırıyordu, sinemadan ucuzdu, daha kolay ulaşılabilirdi. Bugün nostalji
dışında ne anlamı olabilirler ki… Başkomser Nevzat çok sattı, neden? Ortalama
çizgi roman okurunun dışında ilgi gördü, o yüzden… İlgi çekecek, bugünü
yakalayacak öyküler anlatmalısınız ki işin maddi getirisi artsın… Sonra hiç
merak etmeyin, dağıtım filan şaşıracak ölçüde hızla çözülür…
[Söyleşiyi, muhtemelen 2006 yılında Ahmet Yüksel ile yapmışız. Eski söyleşileri kaybetmiştim, Ahmet'ten istedim, sağolsun aktardı. Kısa bir bölümünü aldım, gerisi aktüel ve bugün için bence geride kalmış ayrıntılar içeriyor, Çizgi, Cem Dinlenmiş'in o yıllarda çıkan Serüven dergisinin 6.sayısına çizdiği kapaktan ayrıntı...]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder