2008 yılında Frankfurt Kitap Fuarı'nda yaptığım çizgi roman sergisinde çizdiklerimize bakıp, erotizme ve underground eğilimlerimize şaşıran çok oluyordu. Çok kalabalık ve halka açık bir yer olduğu için herkes bir şey soruyordu, Müslüman bir ülkede öylesi bir sertliğe yasalar nasıl izin veriyordu, çizerleri öldürmüyorlar mı filan, hatta birisi ellerini keserler diye düşünmüştüm demişti...
Laf lafı açınca, biz bira da içiyoruz biliyorsunuz değil mi diyordum, hiç o taraftan düşünmedikleri için anlamıyor, birada ne var ki filan diyorlardı...
Bazen insanların şaşırmadıklarını, şaşırır gibi yaparak zeka gösterisine giriştiklerini düşünüyorum. Hayat, klişeler içerir ama daima o klişelerin dışında da gelişir. Kaçamaklar, nişler, oksijenler, vitaminler ancak böyle varolabiliyor. Kesin cevaplar bizi rahatlatıyor ama içteniçe biliyoruz ki, tek bir cevap ve tek bir gerçek yok...
Julia'daki karakter, komplocu bir dille Türklerin içmedikleri halde neden bira sattıklarına dair bir yorumda bulunuyor: (Müslüman olmayanlardan) intikam almak için...demek istiyor galiba. E sert bir çağdayız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder