Cuma, Ekim 07, 2022

Fark


1984 yılında Feyzi Tuna'yla bir söyleşi yapılmış, yukarıdaki görsel o konuşmadan çıkartılmış bir spot... Sansür nedeniyle evli kadının cinsel ilişkiye girememesine, bunun hikaye olarak anlatılamamasına vurgu yapılmış. Hemen dikkat çektiği, peşisıra müdahale edildiği veya "hiiç" akla getirilmediği anlatılmak istenmiş...

Niye (bu kadar az) diye sormanın bir manası yok elbette. Vakt-i zamanında Elveda Rumeli diye bir dizi yayımlanmıştı, seyircilerden birinin yazdığı yorumu hiç unutmuyorum, "tarihte Balkanları kaybetmiş olabiliriz ama bu dizide kaybetmesek ne olur sanki" gibi bir şey söylüyordu. Aynı hamaset, aynı körlük, aynı akılsızlık. Hayata, sanata, cinselliğe "kadın bedeni" üzerinden bakıldığı için "evli kadın" yapmaz-yapamaz veya yapmasın, yapsa bile göstermeyelim diye evirip çeviriyoruz.

Biri dizi, diğer ikisi film olan üç istisnanın edebiyattan uyarlanmış olması ise tesadüf filan değil, üstelik iki ayrı hikaye mecrasının ayrı gezegenlerde yaşadığını gösteriyor... Sinema, gerçek(çi) olabilmek ve eleştirebilmek için edebiyata ihtiyaç duyuyor. İnsan malzemesi, entelektüel donanım ve algı olarak çok ama çok farklılar...

Durum bugün de çok farklı değil.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails