+ Kavşak'ı izledim, insani hikayeler anlatılmış, sanki
senaryo seyrelse ve bir başka gerilim katılsa, bu insanilik daha bir
belirginleşecekmiş (31 Ekim). + Small Town Murder
Songs'ı izledim, müzik güzel ama
filmin önüne geçiyor. Polisiyesi yok. Din ve şiddet tartışılıyor sanki. Çok iyi
değil (30 Ekim). + Asteriks ve Oburiks Gizli Görevde, çocuklardan çok ebeveynlere yönelik olmuş,
yeni Asteriks Baer'i beğendim, 2002'de yan roldeydi, terfi etmiş (29 Ekim). + Hatfields & McCoys, bir kan davası hikayesi, western
meraklılarının ayrıca ilgisi çekecektir.Berenger ve gençlerden Holbrook'u
beğendim. Costner, western performansını yinelemiş. Parish ve Malone ilginç
kadınları oynamışlar (28 Ekim). + Killers,
vasat bir komedi avantür (27 Ekim). + Battleship,
saçma filmler kontenjanı, Allahtan uzaylılar başaramıyor, kolaydı sanki (26
Ekim). + Nihayet Yeraltı'nı izledim, iyi oyunculuklar ve güzel sahneler
var, daha uzun hikayeymiş, kısaltılmış, toparlanmış. Yeraltı, Ankara işte. (25
Ekim). + Sağ
Salim'i izledim. Aksiyon komedisi
yapmak zor iş. Sanki senaryo seyrelmeliymiş. Ölmüş ölmemiş esprisi için çok
adam girmiş hikayeye (24 Ekim). + Sen Kimsin? iyimser bir "Pembe Panter" filmi. İyi
çekilmiş bir gişe filmi, hareketli. Tolga Çevik kendine özgü bir espri bağlamı
kurabiliyor (23 Ekim). + Contre-enquête, yavaşlıyan
yavaş yavaş anlatılan bir intikam hikayesi (22 Ekim). + Green Lantern, naif bir hikaye bence. Eski ama basit ve
tutarlı bir yapısı var. Film, o ölçüde başarılı değil (21 Ekim). + A Thousand Words, başarısız bir komedi. Uzakdoğu dinlerinin
hafif çapta propagandası bile yapılmış (20 Ekim). +The Amazing
Spiderman, önceki filmlere nazaran
daha fazla ergen hikayesi olmak istemiş ama romantik gerilim çok oturmamış,
seyirci yalpalamamış (19 Ekim). + The Expatriate, tempolu iyi bir aksiyon...Daha da
koyulaşabilirmiş aslında. Mutlak çaresizlik hali merkezde kalamıyor (18 Ekim). + Benjamin, ou les mémoires d'un puceau, ürkek bir erotizm, abartılı bir aristokrasi,
şefkatli bir ironi (17 Ekim). + Werewolf: The
Beast Among Us, macera filmi ama
bilgisayar oyunu zekasında vasat (16 Ekim). + İstanbul yolculuğu, popüler kültür hasbihali (15 Ekim). + Moju, Blind Beast, klasik bir Japon korku filmiymiş, bana drama gibi geldi, bazen başka
bir şey olacak bir derinlik yakalamış (14 Ekim). + Men in Black 3, eğlenceli yine, hoş sahneler var (13 Ekim). + Factotum, Holivut anca bu kadar çeker Bukowski amcayı
diyorsun (12 Ekim). + Antalya yolculuğu,
Mizah hakkında fan fin fon (10-11 Ekim). + Aju Teukbyeolhan Sonnim, ilginç bir hikayesi var, bazen
inandırıcılığını yitiriyor ama dokunaklı bir film (10 Ekim). + Güzel
bir ergen filmi:
Moonrise Kingdom. Neşeli ve
iyicildi.
+
Logicomix hakkında
bir yazı yazdım (9 Ekim).
+ Slovenka, mağlubiyet
filmi, hayat bir hayal kırıklıkları dizgesidir hikayesi anlatıyor. Gerilimi iyi
değil oysa böyle bir gerilim olsun isteniyor (8 Ekim).
+ 360, iyimser bir film. Sarıp sarmalıyor, diyorsun ki
ülen felek bir ümit var işte, mutlu olsun şu insanlar (7 Ekim).
+ Tuna'yla
Sammy'nin Maceraları 2'ye gittik.İddiasız bir iş,
müzikleri beğendim, tempo yakaladığı yerler var. Zaafı: karakterler
sürüklemiyor (6 Ekim).
+
Klasik kontenjanı:
Streetcar Named Desire,
Tennesse Williams şahaseri. Genç Marlon ve Vivien'in dramı (5 Ekim).
+ Trishna, Thomas Hardy-Tess uyarlaması, Hindistan'da
geçseydi şu hikaye nasıl olurdu merakıyla izledim. Kıyaslamalar filan, ilginç o
bakımdan (4 Ekim)
. + The
Guard, Britanya mizahıyla dolu bir polisiye. Zaten o diyaloglar, ironi
ve taşlama hoş, polisiyenin ahım şahım tarafı yok (3 Ekim).
+ 6 Bullets, vasat altı
bir aksiyon (2 Ekim).
+ Deer Crossing,
abartılı bir kötülük, bu tür filmleri sevmiyorum ama üreticilerinin ne tür bir
derinlik aradıklarını her defasında merak ediyorum (1 Ekim).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder