Salı, Haziran 07, 2011

Harakiri-Muzır Meselesi

Harakiri’ye yönelik müstehcenlik kararı-düzenlemesi anladığım kadarıyla derginin arka kapağında yer alan Serhat Gürpınar hikâyesi yüzünden alınmış. Eğer iyi bir mizah dergisi okuyucuyuysanız bu hikâyeyi erotizm, müstehcenlik ya da cinsellik bağlamında kat be kat aşan sayısız hikâye okumuşsunuzdur. Farklı dönemlerde farklı ahlak anlayışlarının varolduğunu, yasaların buna göre gevşeyip sıkılaştığını biliyoruz. Hukukta her olay kendi bağlamı içerisinde değerlendirilir. Yasalar, yorumlayıcılarının dünya görüşlerine ve ahlakla olan ilişkilerine bağlı olarak değerlendirilirler. O yüzden Gürpınar’ın hikâyesi geçmişteki pek çok işe göre masum gelse-görünse bile bu bir ölçüt değildir.

Benim ilgimi çeken tam seçim arifesinde bu meselenin gündeme denk gelmesi. Bir tesadüf de olabilir. Seçim arifeleri genellikle yumuşama dönemleridir, pek çok karar seçim sonrasına ertelenir. Kaldı ki yaşadığımız çağda, partilerin kendi seçmen tabanlarından ziyade rekabet ettikleri partilerin tabanlarından oy almaya-seçmen çekmeye çalıştığını biliyoruz. Yasaklama ya da müstehcenlikle ilgili müdahalelerin seçim öncesinde kime yaradığını düşünmek gerekiyor. Yani bırakın kararın saçmalığını sağduyudan yoksun bir cevvallik gibi geliyor bana.

Müstehcenlik meselesini sahiden ve uzun uzadıya tartışmalıyız. Müstehcenliği belirleyen kriterleri aleniyet ilkesi gereği açıklasalar keşke… Kurulda akademisyenler de var çünkü…

Harakiri hakkında ayrıca bkz

8 yorum:

Nur Sen dedi ki...

Nereye gidiyoruz?

Levent Cantek dedi ki...

Pazar günü seçime gidiyoruz Nur :) Muzır ve müstehcelik meselesi yeni değil, unutuluyor ama özellikle mizah dergileri bu sorunla ilk kez karşılaşmıyorlar. Benim söylemek istediğim keyfiyetle ve kurul üyelerinin hayata bakışıyla değerlendirilemez bir durum olduğu. Nedir müstehcen olan şey onu tarif edilmesi gerekiyor. Uzunca bir dönem bu tür yaptırımlar Valiliklere bırakıldı. Bu yüzden uzunca bir dönem erkeklere yönelik erotik dergiler Ankara'da satılamadı ama İzmir'de ya da İstanbul'da satıldılar. Ankaralılar daha mı namusluydu ya da İstanbuldakiler namussuz?

Serhat Gürpınar'ın hikayesi niye müstehcen bilmiyorum. Hİkaye iyi kötü, karar doğru yanlış onu tartışmıyorum. Bu karar neye dayanarak alındı, niye alındı onu öğrenmek hakkımız onu söylüyorum.

Mesele AKP karşıtı olup olmamak değil, bu tür kararlar ve uygulamalar hayatı daha fazla etkiliyor aslında. Emsal teşkil ediyorlar.

Sevgiler, kolaylıklar

Nur Sen dedi ki...

Ahlakı nasıl tartışacağız?

Levent Cantek dedi ki...

Yok, eğlenceli olabilir ama ahlakı tartışmayalım.
Yargı kararlarındaki ahlak kriterinin ne olduğunu bilsek ve onu tartışsak belki olur.
Selamlar

Alper Şahin dedi ki...

Merhaba,
Çizgiyle anlatılan hiç bir şey müstehcen olamaz.
A.Ş.

Levent Cantek dedi ki...

Merhaba,
Yirmi yıl önce sizin yazdıklarınızı söyleyen ve yazanlar vardı. Ben de benzer şeyler söyler, bu argümanı pekiştirecek örnekler verirdim. Müstehcenliği belirleyen bir yasa olduğu sürece, yaklaşımlarımızın tamamı romantik kalıyor. Hemen her ülke kültüründe müstehcen bulunan çizgi örneği vardır. Bağlam, niyet ve ticari kaygılar çizgiyi, hikayeyi ve üslubu belirler diyorsak. Tarihsel ve kültürel bağlam, siyasi tutumlar ve yargı süreci de neyin müstehcen olup olmadığını belirler demeliyiz.

İlginiz için teşekkürler, kolaylıklar

kaan v dedi ki...

Devletin(?) hayalet kurumu "Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu" hayalperestlerin kanını emdi..Ağır para cezası ve kurumun çeşitli yaptırımları nedeniyle dergi kapanma kararı almış..

Levent Cantek dedi ki...

Evet öyleymiş, tatilde olduğum dün için geç öğrendim. Resmi ifade ve açıklamalara ulaşmaya çalışıyorum. Bir yazı yazmaya niyetim var. Kolaylıklar

Related Posts with Thumbnails