Fırsat olmamıştı. Varlığını bilmekle birlikte okumamıştım. Şöyle bir önyargı taşıdığım için okumadığımı da itiraf edeyim. Nino'ya gelinceye kadar yayınlanabilecek o kadar çok frankofon çizgi roman vardı ki...Bu türden tercihlerin altında şunu ararım: "Tenten benzeri bir çalışma yayınlayalım." Yoksa Nino niye yayınlanır ki... Aslına bakılırsa Nino'nun üretimi de aynı mantığa dayalı. Ligne-clair tarzını izlemek, Fransa-Belçika ekolü ve geniş anlamıyla endüstri için önemlidir. Öte yandan yaptığınız işe bir yenilik katarsınız, Hergé'in yapmadığı bir estetik arayışına yönelirsiniz. Belki ironik olarak bunun imkansızlığını da vurgulayabilirsiniz, bilemiyorum. Nino bu türden bir çizgi roman değil, öyle ki ellili yıllarda çizildiğini düşünüyorsunuz. Oysa çizeri 1955 doğumlu...Hikayesi eski, kurgusu eski...Finalinin de başarılı olmadığını, gerilimin artırılamadığını, kötü adam şaşırtması hariç çabuk unutulacak bir çizgi roman olduğunu söyleyebilirim. Diğer yandan altmışlı yıllarda çıkan Zıp Zıp'ı veya yetmişlerdeki Doğan Kardeş'i seviyorsanız, Nino nostaljik bir tat bırakacaktır zihninizde. O denli eski anlayacağınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder