Çarşamba, Kasım 03, 2010

Seyrüsefer Defteri 4

+ Volto Nascosto çıkmış, Manfredi sempati duyduğum bir yazar, başka bir kahraman-karakter denemesine girmiş, ilginç olduğu muhakkak. Baştan kısa bir dizi olarak düşünülerek buna göre mi biçimlendirilmiş onu merak ettim (31 Ekim). + Tartuffe çizgi roman uyarlaması hakkında bir yazı yazdım (30 Ekim). + Çizgili Pijama'yı okudum, ilginç bir çalışma. Epeydir gördüğüm en güzel otobiyografik çalışma diyebilirim (28 Ekim). + The American'ı seyrettim. Hemen farkedilir bir yavaşlık var. Garip bir şey, roman uyarlaması galiba diyorsunuz. Edebiyat sürat mi düşürüyor? İnsanlar birbirlerini niye öldürdüler anlamadım ama seyrettim (26 Ekim) + Luna Caliente'yi seyrettim, rahatsız edici bir erotik gerilim, ilginç...(24 Ekim) + Uzun zamandır bu kadar güzel bir çizgi roman okumamıştım. Vautrin'in romanından uyarlanmış Tardi klasiği Halkın Çığlığı, Versus'tan çıktı. Zihin açıcı, ilham verici... (23 Ekim). + Fantomas'ı (1964) seyrettim. Eski usul komedi avantür çıkmış filmden... Fantomas mitiyle uyumlu bir hikâye değil ama döneminde epeyce iş yapmış. Pembe Panter tarzı bir iş olması ilginç... (21 Ekim) + Faruk Geç, bana her zaman ilginç gelmiş bir çizer. Yıllarca aşk hikâyeleri çizdi. Şimdi kendi imkânlarıyla yayıncılığa da başlamış. Kumar adlı bir albüm çıkarmış, son sayfalardaki listeye göre daha da yayınlayacakmış. Umarım yayınlar (20 Ekim) + Cem Dinlenmiş'in Her Şey Olur albümüyle ilgili Radikal Kitap'a bir yazı gönderdim (18 Ekim). + Red filmini seyrettim. Eskiden hafif burun kıvırarak tam bir çizgi roman klişesi derlerdi böyle filmlere. Warren Elis'e selam gönderiyorum (16 Ekim). + Roman Polanski: Wanted and Desired adlı çok seyretmek istediğim bir belgesel vardı. Onu buldum, beklentilerimi karşılamadı aslında. Amerika'dan kaçmasına neden olan davaya odaklanmışlar. Davanın seyrini etkileyen hukuk komedisi anlatılıyor. Polanski belli bir noktadan sonra önemsizleşiyor. Yine de ilginçti, yetmişli yılların yıldızları ve sansasyonel isimlerine dair merakımı pekiştirdi (15 Ekim). + Boogie Woogie adlı bir komedi filmi seyrettim. Sanat dünyası ve galericilikle ilgili bir kara komedi diyebilirim. İyi oyuncular vardı. Gerilim iyi kurulmamış, bir seyir anlatılıyor, meselesi ne belirsiz, roman uyarlaması olduğu için çok karakterli. Buradan dizi de çıkarmış. (13 Ekim) + Gunless adlı bir western seyrettim. Kanada yapımıymış, bir iki oyuncu hariç ilk kez gördüğüm oyuncular vardı. Silahşörlük meselesine dair sarkastik bir tavır taşıyor. Eğlenceli bir yapım diyebilirim (12 Etkim) + İlki 78' yapımıymış, filmler o yıllarda geç geldiğine göre 10-12 yaşlarındaydım seyrettiğimde. Piranha'yı nostalji olsun diye seyrettim itiraf ediyorum. Gazetelerde Kelly Brook sebebiyle epey fotoğrafı çıkmıştı. Film bikinili kızlar ve kanlı sahnelerle dolu, başka bir numarası yok (11 Ekim). + Baykuş Krallığı Efsanesi'ne gittik Tuna'yla. Bir animasyon için fazla karanlık olmuş. Gereksiz bir karakter çokluğu var, çok tema var (10 Ekim). + Wild Target'i seyrettim. Başarılı bir komedi, karakterler iyi oturtulmuş, iyi oyunculuk var (9 Ekim). + Californication'u seyretmeye başladım (8 Ekim). + How To Train Your Dragon (2010) animasyonunu yeni seyredebildim. Devamlılık bakımından güzel sahnelere sahip, süratli bir anlatım ve dengeli gerilime sahip. İyi bir animasyon (7 Ekim). + Librianna (1979) Pulp ve B-Movie ile ilgili hemen her metinde göndermesi yapılan bir filmdi. Hep rastgeliyordum, ilk on dakikasında boşuna merak ettiğimi anladım. + Sovyet propaganda animasyonlarına bakıyorum, içlerinde sahiden ilginç çalışmalar var (6 Ekim). + Sintel'i seyrettim. Özel 3d programıyla hazırlanacağı uzun süre önce duyurulmuştu. 14 dakikalık bir animasyon, fena olmamış. Filmden çok projenin tasarım ve hazırlanmasıyla ilgili kolektif çalışma ilginçti (4 Ekim). + Avatar'ı seyrettim, çizgi filmdeki mizahi yön filme hiç yansıtılmamış, bu bana ilginç geldi. Efektler için seyredilen bir film... (3 Ekim). + Jonah Hex'i seyrettim. Efektlerin, özellikle ölülerin dirilme sahnelerinin iyi kotarıldığını söylemek gerekiyor. Hikâyeden çok sahne kurmaya odaklanıldığı anlaşılıyor, neredeyse filme o sahneleri çekmek için başlanmış. Kendine hayran aksiyonlardan biri. Filmden çok bir dizinin pilot bölümünü andırıyor (2 Ekim). + Knight and Day'i seyrettim. Komedi avantür demek gerekiyor. Cruise-Diaz iyi bir ikili değiller sanki ama film öyle bir yapılmış ki onlar dışında neredeyse hiç kimsenin beş dakikalık rolü yok. Dublörler, figüranlar ve bilgisayar var geride...Rollerine yüklenmişler bu yüzden... (1 Ekim).

5 yorum:

mgntwmn dedi ki...

boogie woogie sanat dünyasında da işlerin yalan dolan, politika ile yürüdüğünü anlatan güzel bir karamizahtı bence. ofis işini bu nedenlerle bırakmak isteyenlerin seyretmesini şiddetle tavsiye ediyorum. ben beğendim filmi.

kaan v dedi ki...

üzerinden çok geçmiş ama bahsettiğiniz Sovyet propaganda animasyonlarından hatırlıyorsanız bir iki isim verebilir misiniz?

Levent Cantek dedi ki...

kaan, tek tek isim hatırlamıyorum ama animated soviet propaganda adlı 3 ya da 4 dvd seyrettim

Bulunabiliyor...

kısa filmlerden oluştuğu için etrafta da seyredebiliyorsun...

Selamlar

kaan v dedi ki...

afedersiniz, gerçekten aramışlığım vardı ama sanırım doğru anahtar kelimeleri doğru yerlerde aramamışım halbuki gayet bulunabilirmiş.(vaktinizden aşırmak benim için hoş olmadı)

cevabınız ve harici tüm uğraşlarınız için çok teşekkürler

Levent Cantek dedi ki...

Ben teşekkür ederim
selamlar, kolaylıklar

Related Posts with Thumbnails