American Splendor, The Life and Times of Harvey Pekar senaryolarını Pekar’ın yazdığı kısa hikâyelerden oluşan derleme bir albüm. Filme uyarlandıktan sonra daha kapsamlı albümleri de çıktı, elimdeki albüm eski bir tarihe 1986 yılına ait. Aynı adlı albüm ilk kez 1976 yılında çıkmış, her yıl yinelenen baskılar, yeni hikâyelerle genişletilmiş. Albümde 1985 tarihli bir Crumb önsözü var, özgün kaligrafisiyle kullanılmış. İlk hikâyelerde Crumb ve Pekar’ın birbirleri hakkındaki yorumlarını da okuyoruz.
Albümde Crumb dışında dört ayrı çizerin farklı zamanlarda ürettikleri çalışmalara da yer verilmiş. Pekar, oldukça yerel bir yazar aslında. Geniş anlamıyla orta-alt sınıf Amerikalının kültürel hayatını yerel ve aktüel gelişmelerle anlatıyor. Kitaplarının yeterince satmamasına hayıflandığı için yerelliğini mesele de ediyor. Büyük şehirlerde yaşayan okurun ilgisini çekemediğinin farkında. Başka türlü hikâyeler de anlatamıyor, popüler olanı eleştiriyor, tiksiniyor ama içinde bulunduğu koşullardan da hoşnut değil. Hikâyelerin otobiyografik niteliğinden ya da kahramanı kendisi olduğundan olabilir, Pekar, sıklıkla Lenny Bruce ve Dreiser’a benzetilir Amerika’da. Kapitalizme duydukları nefret, sıradan insanların dertlerini anlatmaları, heccavlıkları ortak özellikleri olarak gösterilebilir. Amerikan trajedisini, sosyal adaletsizliğin cenderesinde sıkışmış yoksulları resmetme maharetleri nedeniyle bu üç isim de bir arada hatırlanabilir gerçekten. Tahta bavullar, sinekler, ucuz kafeler, bar sandalyeleri ya da televizyon karşısındaki eprimiş koltuklar, kirli sokaklar vs. Pekar, uzun uzun konuşuyor, sadece o değil herkes çok konuşuyor hikâyelerde. Kolay öfkelenip, yoruluyorlar…Çaresizlik ve sıkışmışlık hissi veren tekrarlar vurgulanıyor. Büro masalarında, depoda kutular arasında ya da arşiv odalarında konuşan, vakit geçiren insanlarla karşılaşıyoruz. İntihar, cinayet, sarhoşluk, uyuşturucu tripleri, hırsızlık hepsine “bıçak sırtı” duruyor. Onca yoksulluğu unutup egoları için çatışıyorlar. Harvey Pekar’ın bizde bir benzeri yok demek yanlış olur ama şunu söyleyebilirim: Pekar gibi politik göndermeler yapan, parayla didişen ve o ölçüde karamsar olan bir anlatıcımız yok...
Albümde Crumb dışında dört ayrı çizerin farklı zamanlarda ürettikleri çalışmalara da yer verilmiş. Pekar, oldukça yerel bir yazar aslında. Geniş anlamıyla orta-alt sınıf Amerikalının kültürel hayatını yerel ve aktüel gelişmelerle anlatıyor. Kitaplarının yeterince satmamasına hayıflandığı için yerelliğini mesele de ediyor. Büyük şehirlerde yaşayan okurun ilgisini çekemediğinin farkında. Başka türlü hikâyeler de anlatamıyor, popüler olanı eleştiriyor, tiksiniyor ama içinde bulunduğu koşullardan da hoşnut değil. Hikâyelerin otobiyografik niteliğinden ya da kahramanı kendisi olduğundan olabilir, Pekar, sıklıkla Lenny Bruce ve Dreiser’a benzetilir Amerika’da. Kapitalizme duydukları nefret, sıradan insanların dertlerini anlatmaları, heccavlıkları ortak özellikleri olarak gösterilebilir. Amerikan trajedisini, sosyal adaletsizliğin cenderesinde sıkışmış yoksulları resmetme maharetleri nedeniyle bu üç isim de bir arada hatırlanabilir gerçekten. Tahta bavullar, sinekler, ucuz kafeler, bar sandalyeleri ya da televizyon karşısındaki eprimiş koltuklar, kirli sokaklar vs. Pekar, uzun uzun konuşuyor, sadece o değil herkes çok konuşuyor hikâyelerde. Kolay öfkelenip, yoruluyorlar…Çaresizlik ve sıkışmışlık hissi veren tekrarlar vurgulanıyor. Büro masalarında, depoda kutular arasında ya da arşiv odalarında konuşan, vakit geçiren insanlarla karşılaşıyoruz. İntihar, cinayet, sarhoşluk, uyuşturucu tripleri, hırsızlık hepsine “bıçak sırtı” duruyor. Onca yoksulluğu unutup egoları için çatışıyorlar. Harvey Pekar’ın bizde bir benzeri yok demek yanlış olur ama şunu söyleyebilirim: Pekar gibi politik göndermeler yapan, parayla didişen ve o ölçüde karamsar olan bir anlatıcımız yok...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder