Foto: Tuncay Ballink
Her ağlayana bıkmadan hıçkıran evler. Veremli nakkaşın işlediği Kemalettin Tuğcu. Cebinde Kaşağı’sı. Oradan çıktı Yeşilçam’ın komedisi. Adanalı Tayfur’un, Vahi Öz’ün kılavuzluğu yetmedi, kervan hep yolunu buldu. Erotizm kadınların elbiselerindeydi. Argo, Fosforlu’yla dillerinde pelesenk. Adsız, alçakgönüllü ve namusluydu siyah-beyaz komikler. Rengini-boyasını Ertem Eğilmez yoğurdu, cinselliği Aydemir Akbaş ve küfrü Kemal Sunal. Vakit Yetmişler, başka zamanlardı. Cem Karaca Boşverli türkülere deliriyordu. Mizah safını seçti, Gramsci’nin siperlerinde.
(...) Son çeyrek asırda üretilen çizgi romanlarda kedilere daha sakin ve sempatiyle bakıldığı söylenebilir. Özellikle mizah dergilerinde çalışan üreticiler, otobiyografik nitelikli çizgi romanlar yapmaya başlamışlar, büyük bir çoğunluğu kedilerini de hikâyelerine katmışlardır. Çizerleri çeşitli ev hallerinde kedileriyle birlikte izleriz. Orta sınıftan şehirli ve eğitimli genç erkek ve kadınların anlatıldığı çizgi romanlardaysa kediler, ev sahibinin kucağında ya da bir köşede uyurken resmedilir. Bunun en ünlü örneği kuşkusuz Tuncay Akgün’ün Bezgin Bekir adlı çizgi romanıdır. Siyasi hiciv niteliğinde olan çalışmada Bekir, kedileriyle birlikte sürekli uyuyan, oturduğu koltuktan nadiren kalkan 68’li bir solcudur (...)
Tetikçi (Le Tueur), Türkçede ilk kez 2008 yılında yeniden çıkmaya başlayan Doğan Kardeş’te yayınlandı. Albüm, dergide daha önce neşredilen iki serüvene bir üçüncüsünün (devamının) eklenmesiyle oluşturulmuş. Adından da tahmin edileceği gibi kiralık bir katilin başından geçenleri anlatan bir kara çizgi roman. Fransa’da bu dizi yayınlanana kadar çok tanınmayan bir ikilinin, yazar Matz (asıl adı Alexis Nolent) ile çizer Luc Jacamon’un ortak çalışması. 1998-2001 arası çıkan ilk üç albümünden sonra çeşitli festivallerde ilgi gördüklerini, farklı dillere tercüme edildiklerini, merak edilir olduklarını, İngilizcede Killer (Katil) adıyla 2006-2009 yılları arasında 10 sayı yayınlandıklarını aktarayım.
American Splendor, The Life and Times of Harvey Pekar senaryolarını Pekar’ın yazdığı kısa hikâyelerden oluşan derleme bir albüm. Filme uyarlandıktan sonra daha kapsamlı albümleri de çıktı, elimdeki albüm eski bir tarihe 1986 yılına ait. Aynı adlı albüm ilk kez 1976 yılında çıkmış, her yıl yinelenen baskılar, yeni hikâyelerle genişletilmiş. Albümde 1985 tarihli bir Crumb önsözü var, özgün kaligrafisiyle kullanılmış. İlk hikâyelerde Crumb ve Pekar’ın birbirleri hakkındaki yorumlarını da okuyoruz.
(…) Çizgi romanların kendine özgü bir duygu dili-semboller evreni vardır ve okur, paylaşılan bu evreni-geleneği bilerek (öğrenerek) anlatılanı anlamlandırır. Hareket çizgileri, şaşırma efektleri, düşünce ve konuşma balonlarını hepimiz biliriz; heyecanı pekiştiren ve karelemeyle hızlı anlatılan kurguyu kolaylaştıran önemli bir unsura dönüşmüştür yazı. Genel anlamıyla yazı üç ayrı biçimde kendini vareder çizgi romanlarda. Öncelikle anlatıyı aktarmaya, karede resmedilen durumu betimlemeye yardımcı olur; anlatım kutularıyla çeşitli açıklamalar yazılır, bazen “az sonra” “bu arada” gibi ifadelerle zamanın değişimi ve mekânın farklılaşması hikâyenin anlaşılabilirliği artırmak için tercih edilir. İkinci olarak, yazıyı özellikle balonlarda belirginleşen biçimde diyaloglarda görürüz. Diyalog, yani konuşanların ağzından dökülen sözler, genel olarak konuşma balonlarında verilir. Kim konuşuyorsa balonun ucu, bir ok işareti gibi konuşanı gösterir. Genellikle ilk konuşanın kim olduğunu göstermek için ilk balon yukarıda, sonrakiler hiza olarak onun altında istiflenir. Bazen, balonların dışında anlatım kutuları içinde de bir iç ses olarak anlatıcının yorumlarını izleyebiliriz ama diyaloglar genellikle balonlarla aktarılır (...).