Salı, Ağustos 23, 2016

Huzur Hakkı, Barışa Karşı mı?


Kaderimiz, eli silahlı muktedirlerin elinde. Ne yapsak nafile, beyhude. Sen barış olsun diyorsun, insanlar ölmesin, dursun, bitsin bu hengame, bir yerde bir bomba patlıyor, masum insanlar ölüyor. Birisi sana diklenip, hangi barış demiştin, katilllerden yana mısın diye hesap soruyor.

Anlıyorsun ki asıl dert, senin susman, konuşmaman, fikrini söylememen, barış dememen. Biz susacağız, ortalık, silahla bitiririz, köklerini kuruturuz, analarını ağlatırız diyenlere kalacak.

Yok işte olmuyor, on yıllardır silahla bitmiyor, üstüne yeni silahlı hasımlar ekleniyor.

Dikkat ederseniz birileri barış diyor, birileri de huzur veya huzur ortamı.

Ne farkı var derseniz şöyle anlatayım, ben çocukken, sağcılar millet, solcular halk derdi. Biri hürriyet derdi, diğeri özgürlük, biri devrim diğeri inkılap. Say say bitmez. Bir gıdım aklı yok bu insanların.

Şimdi biri barış derse şöyle anlaşılıyor, ha bu adam Kürtçü, ha bu çocuk muhalif, ha bu kadın entel, ha bu Beyaz Türk, liboş, tıngırtı, değişik, hain, kahpe... Say say bitmez. Barış diyene ekmek yok. Var evi varlık evi, yok evi, darlık evi.

Lafla da bitmiyor, her defasında siyaseten ılımlı, silahla külahla işi olmayan biri,  orta sınıftan okumuş yazmış Beyaz Türkü küt diye toparlayıp terörle mücadeleden içeri alıyorlar. Niye? Demokrasinin en büyük silahı hapis çünkü. Düşünceleri yüzünden kaç kişi hapiste yatıyor, tecavüze, gaspa, cinayete af var, düşünce suçuna yok...Altı okka pekmez demokrasisi, bir türlü yerinden kalkamıyor.

Gazi Üniversitesinde çalıştım, Keçiören'de büyüdüm. Akademisyeni ya da ilkokulmezunu fark etmez, Sağcının aklı şuna çalışır. Konuşurken sana bakar, kullandığın sözcüklere ve mesafene göre, der ki bu Solcu...Bitti gitti, okumuş olmak, şehirli olmak, aileden okumuş olmak, şivesiz konuşmak Solculuğa yeter de artar...Barışa bu yüzden takıyorlar, var altında bir çapanoğlu diye huzursuzlanıyorlar. Cayır cayır bir anti entelektüelizm, barış dendiğinde höpürüp köpürüyor.

İnsanlar ölmeyecekse, siyaset kimseyi dışlamadan, konuşarak ilerleyecekse, kendi adıma, ömrü billah barış demeyebilirim, huzur derim, huzur ortamı, huzur hakkı...Dert bu mu ki?

Bu işler ifade özgürlüğünü engelleyerek, eleştirme hakkını imkansızlaştırarak çözülemez.

Türkiye'yi yalnızlaştırdıklarını bir türlü göremiyorlar, bir yıl sonra ne olacak, biz nerede olacağız göremiyorlar. Ödenmiş borcun kefili gibi değil sahiden ve şiddetle üzülmemiz gerekiyor çünkü.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails