Malum bugün seçim var, Akbaba, Cumhurbaşlığı Seçimlerini nasıl yorumlamış bir kaç not düşeyim istedim. Çok ayrıntısına girmeden, kapakları ucundan kıyısından açıklayarak anlatacağım. Üstteki kapak, Münif Fehim'e ait, güzel bir çalışma, sevdiğim kapaklardan. Derslerde kullanırdım. Atatürk öldükten sonra çizilmiş, cumhuriyeti temsil edem kadın, İnönü'ye sarılıyor: "İsmet'im..."
Tek parti ve savaş koşulları mı, yoksa geleneğimiz mi böyleydi diyelim, 1939, 1943 ve 1946 Seçimleri pek de öyle hararetli yaşanmaz. Rutin bir oylamadır. İstisna sayabiliriz, 1943'teki seçimde İnönü'nün yeniden seçilmesi Kemalist Ruh ile açıklanmış. Atatürk "Ben Ölmedim" diyor muhaliflere...Meclisteki o muhalifler kim belirsiz...
1954 Seçimlerinde CHP eleştirisi yapmış Akbaba. Bayar bir kez daha seçilmiş, tam bunun üzerine, İnönü tavuk olarak çizilmiş. Ne yumurtlasa cılk çıkıyormuş. Bu tavuk ve horoz ayrımı önemli. O günlerin mizahında bu kontrast geniş yer tutuyor. Bir insanı kadınsı göstermek hiciv sayılıyormuş işte.
1957 Seçimi sonrasında Menderes mutlu... Bayar bir kez daha seçilmiş, hemen ertesindeyiz Menderes korkulu bir rüyadan uyanmış, güneş doğuyor, mutlu-umutlu vs... Siyasi tansiyonun giderek artacağı yıllardayız.
1961, Cemal Gürsel seçilmiş. Yeni doğan gün esprisi yinelenmiş. Bir farkla elbette, Gürsel, horoz olarak çizilmiş..."Horoz öttü, dava bitti" denmiş...O yıllarda biz Fransa'dan öykünerek, 27 Mayıs ertesine "İkinci Cumhuriyet" diyoruz. Gürsel de Fransız lider De Gaulle'e benzetilmiş biraz. Horoz olmak kötü değil yani. Tavuk tercihi için az biraz yukarıya bkz.
1966'ta Sunay'ın seçilmiş olması çok da önemsenmemiş, asıl mesele Milli Bakiye adı verilen, seçimlerde kullanılan nispi seçim sistemiyle ilgiliymiş. Bir tek 65' Seçimlerinde kullanılır, sonra kaldırılır vs. Küçük partilerin ve atılan her oyun daha adaletli biçimde meclise yansımasına yönelik bir düzenlemedir. Kaldırılmak isteniyor o tarihlerde, Sunay seçilirken bile bu mesele konuşuluyor.Neyin daha önemli mesele olduğunu gösteriyor demek daha doğru.
|
|
Bana göre en ilginç seçimler 1973'te oldu, 12 Mart'ın ertesinde partiler, ilk kez askerlerin istediği adayı seçmek istemediler. Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler'i seçmemek için işi uzattıkça uzattılar. 12 Eylül olduğunda Kenan Evren, 73'ü model alıp 1980'de bir türlü tamamlanamayan seçimlere lafı getirirdi. Nasıl olur da Cumhurbaşkanı bir türlü seçilemezdi vs. Altı ay boyunca meclis Korutürk'ün yerine birini seçememişti. "Demokrasi bize uygun değildi", "kötüye kullanılmıştı", "bizzz bu siyasetçiler yüzünden ihtilal yaptık" vs vs. Kapaktaki espri, o günlerin mizahından: bir milletvekili berbere gittiği için yeter sayı bulunamamış.
15.Turda sürpriz bir isim, başka bir asker Fahri Korutürk seçilince Cafer Zorlu koltuk bile sevindi esprisi yapmış.
Akbaba'nın ömrü sonraki seçimlere yetmiyor.
Sonrası kısaca şöyle: 12 Eylül'den sonra Kenan Evren, mecliste seçilmedi. Seçilmesi anayasa dayandırıldı, anayasa onaylanınca o da seçilmiş oldu. Özal'ın seçimi çok tartışmalı oldu, ANAP dışındaki partiler oylamaya girmediler vs. Özal'ın ani ölümüyle Demirel, daha sonra Ahmet Necdet Sezer ve daha sonra Abdullah Gül seçildiler.
Ben en iyisi gidip oyumu atayım.
2 yorum:
Her zamanki gibi güzel derleme, ancak 1973 seçimleri ile ilgili yorumda bir tarih sapması var.
"Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler'i seçmemek için işi uzattıkça uzattılar. 12 Eylül olduğunda Kenan Evren, dönüp dolaşıp bu "ihaneti" anlattı, nasıl olur da Cumhurbaşkanı bir türlü seçilemezdi vs. "Demokrasi bize uygun değildi", "kötüye kullanılmıştı", "bizzz bu siyasetçiler yüzünden ihtilal yaptık" vs vs." demişsiniz.
Aslında Evren'in döne döne sözünü ettiği "ihanet" 1980 yılında yaşanan ve bir türlü c.başkanı seçilemeyen oylamalardı.
1973'de de benzer bir şey yaşanmış belli ki, halbuki iki parti (CHP-AP) anlaştı, Gürler yerine Korutürk seçildi diye anlatılıp geçiştirilir genelde mevzu...
Haklısın Bülent, 80'ini atlamış oldum ya da öyle bir anlam çıkıyor...Yanlış yazmadım ama eksik oldu...
Yorum Gönder