Salı, Nisan 16, 2013

Ankara'yı Başkent Değil Ankara Yapan...



Çizgi roman okurları sizi uzun zamandır tanıyor. Kendinizi ve çizgi romanla ilgili çalışmalarınızı tekrar kısaca anlatır mısınız?
Çizgi roman ve mizahla ilgili çalışmalarımla tanınıyorum. 12 yıl akademisyenlik yaptıktan sonra istifa ettim ve İletişim Yayınlarında editör olarak çalışmaya başladım. 2010 yılından bu yana da dizi senaristliği yapıyorum.

Dumankara projesi nasıl doğdu? Albümün içeriğinden bahseder misiniz?
Dumankara, 1916 Yılındaki Büyük Ankara Yangınıyla başlıyor, günümüzün metropol şehrinde sonuçlanıyor. Aşağı yukarı bir asırlık dönemden genellikle yoksul insanların ve kenar mahallerin anlatıldığı hikayeler denebilir. 19 çizer, 21 hikaye var içinde. Senaryolar bana ait. Üç hikaye hariç hepsi Kasım 2012 ile Ocak 2013 arasında üretildiler. 

Çizerlerle nasıl bir araya geldiniz? Farklı çizerler, farklı çizim üslupları öykülere neler kattı?
Çizerlerin bir kısmıyla daha önce çeşitli çalışmalar yapmıştım. Dumankara'ya başlarken onlarla görüştüm ve yeni çizerler aradım. Hikayelere göre çizgi aradığım da oldu. Çizerin genel üslubuna uygun bir senaryo yazdığım da. Ortak görsel referanslar kullandık. Her hikayenin eskizlerini gördüm, sayfaları konuştuk, her bir çizerle ayrı ayrı çalıştık. Farklı çizgiler bir zenginlik oldu elbette. Olmasını istediğimiz de buydu zaten.

Kitaptaki öyküler bizi Ankara’nın farklı, daha az bilinen köşelerine götürüyor gibi. Ortak noktaları ne, Dumankara’nın temasını nasıl açıklarsınız?
Hepsi hafif kederli hikayeler. Ankara'yı başkent değil Ankara yapan sıradan insanların hikayeleri demek belki daha doğru olur.

Türkiye’de çizgi romanın bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Dumankara’nın yeri bu açıdan nedir?
Eskisi kadar büyük bir piyasa yok. Yabancı çizgi romanlarla sürdürülen bir yayıncılık kolu denebilir mevcut ortama. Yerli üretim mizah dergilerinde sürüyor ama o da çok sınırlandı. Dumankara'yla birlikte ilk kez şöyle bir şey oldu örneğin. Bu kadar sayıda çizer ilk kez biraraya geldi. Dumankara grafik roman tarzında ilk sayılabilecek örneklerden biri. Üstelik çizerlerin çoğu piyasada bilinen tanınan profesyoneller değiller.

Ankara okurun, izleyicinin karşısına daha çok çıkıyor sanki son zamanlarda. Behzat Ç. bu konuda başı çeken, nitelikli örneklerden biri oldu. Emrah Serbes de Erken Kaybedenler’de size teşekkür etmişti. Dumankara, Ankara öykücülüğüne  neler katıyor?
Ankara hikayeciliği diye bir şey yok. İyi hikaye -kötü hikaye var diyelim. Emrah Serbes de Behzat Ç. dizisi senaristi Ercan Mehmet Erdem de sevdiğim ve hikaye konuştuğum insanlar. Emrah'ın ayrıca editörüyüm de. Ankara'da geçen hikaye anlatıyoruz. Ankaralı hikaye olmaz, nerede geçerse geçsin insana dair bir meseleyi anlatıyoruz. 

Hürriyet için Esra Erdoğan'la görüşmüştük
Fotoğraf: Ali Ünal 

1 yorum:

Cem Akkılıç dedi ki...

Çizgi Roman çağı 80'li yıllarda çok popülerdi. Tekrar canlandırmak fikri oldukça güzel... Hayatın karelerini çizgi romanlarda görürdük bizler.

Cem Akkılıç

Related Posts with Thumbnails