Öncü, artık aramızda olmayan Bülent (Akkoç) abinin çıkardığı bir bilim kurgu fanziniydi, 1989 yılında aylık olarak çıkan yayın, on iki sayı sürmüştü. Her biri on altı sayfa olan, cep boyunda çıkan derginin kapaklarını biri hariç Tarık Erguvan çizmişti, tek istisna Metin'e (Demirhan) aitti. Benzer zamanlarda farklı türlerde fanzin işlerine girmiştik, uzaktan uzağa bir sempatim vardı ama asıl tanışıklığımız, ortak arkadaşımız Sadi'nin (Konuralp) ölümüyle oldu denebilir, bir gece düzenlemiştim, Sadi ile ilgili bir belgesel yapmıştım, sergi vardı, İstanbul'dan gelmişti, kısa kısa, gözlerimiz dolarak konuşmuştuk.
Bülent Akkoç bence naif, tatlı bir öfkesi olan, empati kurmak isteyen iyicil bir insandı. Öncü de bence onun kişiliğinin izlerini taşıyordu. Misyonerlik iddiası vardı, dernek dergisi olabilirdi, oyunbaz ve hınzır değildi örneğin, açıklamak-tanıştırmak-takdim etmek istiyordu. Hafif tertip didaktikti.
Öncü'den şu yüzden bahsediyorum, dergiyi hatırlamama bir takıntım sebep oldu, yıllar önce bir hikaye okumuştum, nerdeydi nasıldı, günlerce aklıma takıldı, Öncü'de okuduğumu sonradan hatırladım, dergiyi bulmak da kolay olmadı, bu tür yayınlar çok çok az üretildikleri ve teksirle çoğaltıldıkları için pek saklanmazlar, bulunamazlar. Elimde hiçbir sayısı yoktu, denk düştü, paraya da kıyarak hepsini satın aldım.
O öykü, sahiden de Öncü'de çıkmış, ona başka bir yazıda değinirim.
Benin kuşağım, bilim kurgu denildiğinde Uzay Yolu'ndan ve Asimov'dan bahsederdi, dergi, onları besleyecek epeyce malzeme sağlıyordu, ben de ilk önce onlara bakmış olabilirim, diğer yandan bilim kurgu sevenler, o yıllarda öyleydi, halen de öyle, benim gibi "yerlici" değillerdi, uzay gemileri, gezegenler, başka türden canlılar filan seyrediyor-okuyordum ama galiba beni o kadar da sarmıyordu. Gençlikte daha kolay kestirimlerde bulunuyor insan, oysa insanı asıl geliştiren şey farklılıklarla karşılaşmaktır, o hikayeler ve dünya vatandaşlığı türünden benim ti'ye aldığım mantık, az ya da çok, ama mutlaka bana faydalı oldular. Düşünün yıllar sonra aklıma geldi bir öykü...
Yukarıda söyledim, derginin asıl amacı, bilim kurguyu memlekete tanıtmaktı. Sayılarda türün önemli isimlerinin kısa öykülerine ve yaşamlarına yer veriliyordu, sıralayayım, Asimov (Neden Olmasın, Sayı: 1, Çev. Hüseyin Yıldız; A Düğmesini B Boşluğuna Monte Edin, Sayı:3, Çev. Kerem Yaman; Savaşı Kazanan Makina, Sayı:8, Çev. Kerem Yaman; Son Soru, Sayı:12, Çev. Sadi Konuralp), Arthur
C.Clarke (Uzay Yolculuğu Yasak, Sayı:2, Çev.Bülent Akkoç), Robert Sheckley (Gümlemeyen Tabanca, Sayı:4, Çev. Kadri Özel), Robert Heinlein (Dünyanın Yeşil Tepeleri, Sayı:5-6, Çev.Sezen Kaymak), Brian W.Aldiss (İnsanın Yerine Kim Geçebilir, Sayı:7, Çev.Sadi Konuralp), Alfred Bester (Hz.Muhammed'i Öldüren Adam, Sayı:9, Çev.Yüce Atıl), Poul Anderson (Aydınlık, Sayı:10-11, Çev.Zühtü Bayar)...